Başlıklar
Yazan: Arzu Sert/
Cenevre videomuzu izlemeyi ve kanala abone olmayı unutmayın
İsviçre’nin en büyük ve kozmopolit şehirlerinden biri olan Cenevre, Alpler ve Jura dağlarının arasında Cenevre Gölü ya da yerli halkın kullandığı ismiyle Leman Gölü kıyısında bulunuyor. Fransa topraklarıyla çevrili, düzenli, sakin ve yüksek refah düzeyiyle Avrupa’nın en seçkin şehirlerinden biri.
Cenevre, dünya sahnesinde önemli bir yere sahip. Birleşmiş Milletler Avrupa Merkezi, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Kızılhaç gibi önemli uluslararası kurumlara ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Cenevre Üniversitesi ve yer altında büyük Hadron çarpıştırıcısının bulunduğu Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN gibi dünya çapında eğitim ve araştırma kurumları da burada bulunuyor. Bugün hayatımızın olmazsa olmazı internet de Cenevre’de CERN’de yaratılmıştır.
Filozof ve Yazar Jean Jack Rousse ve Voltaire, gibi tarih sahnesinden iki önemli isimi Cenevre’de yaşamışlardır. Protestan Reform hareketinin en önemli liderlerinden Jean Calvin de uzun yıllar Cenevre’de yaşamış ve buradan hareketin öncülüğüne devam etmiştir. Ayrıca 17. yüzyılda Fransa’daki Protestan katliamından kaçan üç bini aşkın saat ustasının Cenevre’ye yerleşmesiyle, bugün dünyanın en önemli saat markalarının üretim merkezi olmuştur. Dünyaca ünlü ‘’Swiss made’’ damgalı saatlerin doğum yeridir ve ilk kol saati 1868 yılında burada yapılmıştır.
Dünyanın en büyük göllerinden biri olan Leman Gölü’nün ve Alp Dağlarının üzeri her zaman karla kaplı olan en yüksek tepesi Mont Blanc’ın muhteşem manzarası, yemyeşil parkları, tarih kokan sokakları, lüks alışveriş caddeleri, saat, mücevher, çikolata dükkanları ve Michelin yıldızlı gurme restoranları ile kısaca doğa, bilim, tarih, siyaset, alışveriş ve gastronomi… Cenevre bir şehirde görülmeye değer çok fazla çeşitliliği içinde barındırıyor.
Cenevre, seyahat için aklımızda olan bir destinasyon değildi ama EasyJet’in İzmir’den direkt uçuşları başlayıp gidiş dönüş 40€’ya bilet bulunca biz de fırsatı değerlendirelim ve gidip görelim dedik. Ancak EasyJet, bu yazıyı yayınladığım tarih itibariyle İzmir-Cenevre uçuşlarını kaldırmış durumda.
Cenevre Havalimanı - Şehir Merkezi Arası Ulaşım
Bu başlığı ayrı bir yazıda anlattık. Aşağıdaki yeşil başlığa tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Cenevre Gezilecek Yerler
Şimdi başlayalım Cenevre’yi gezmeye. Konakladığınız bölgeye göre başlangıç noktanız değişecektir ama biz tam şehrin kalbinden yani eski şehir bölgesinden başladık.
Jet d’Eau (Su Fıskiyesi)
Cenevre’nin modern sembolü olmuş Jet d’eau ile başlıyorum çünkü neredeyse şehrin her yerinden bu fıskiyeyi görüyorsunuz. Fıskiye, ilk olarak bir hidrolik tesisinin aşırı basıncını kontrol etmek için yapılmış. Daha sonra güçlendirilerek Cenevre Gölüne taşınmış. Jet d’Eau; saniyede 500 litre suyu, 200 kilometrelik bir hızla, 140 metre yüksekliğe pompalamaktadır. Biraz ıslanmayı göze alırsanız dar bir yoldan fıskiyenin yanına kadar gidebilirsiniz. Güneşli günlerde yapay bir gök kuşağı da oluşturan fıskiye, özellikle gece ışıklandırıldığında enfes fotoğraf kareleri sunuyor.
Eski Şehir Bölgesi (Old Town / Vieille Ville)
Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve tarihi binaları ile tüm şehirlerde olduğu gibi Cenevre’de de eski şehir bölgesi, görmeniz gereken yerlerin arasında ilk sırada yer alıyor. St. Peter Katedrali, Maison Tavel ve Bourg de Four da bu bölgede bulunuyor. Burayı keşfetmek için sokaklarda kaybolun ve birbirinden güzel kafelerde tarihi atmosferin tadını çıkarın.
Bourg De Four Meydanı (Place du Bourg de Four)
Şehrin popüler cazibe merkezlerinden biri ve en eski meydanıdır. 9. yüzyıldan itibaren pazar yeri olarak kullanılmış. Günümüzde ise şirin kafe ve restoranlarda kısa bir mola verebileceğiniz nezih bir ortama sahip. Meydanın ortasındaki 18. yüzyıldan kalma mermer çeşme ve etrafındaki tarihi binalarla özellikle geceleri keyifli bir atmosferi var.
Meydandaki Cafe de Bourg de Four, Orta Çağ tarzında dekore edilmiş ilginç bir yer. Oturmasanız bile içeri girip duvarlarda asılı eski Cenevre fotoğraflarını görebilirsiniz. Meydan, özellikle Noel zamanı şehrin en canlı yeri oluyormuş.
Temple de la Madeleine
Orta Çağ’ın en zengin kiliselerinden biri olan Temple da la Madeleine, Romalılardan kalma bir şapelin üzerine inşa edilmiş. Reformun merkezi olmuş. 1535’te Reformcu Guillaume Farel, ilk kez orada vaaz vermiş ve o yıldan sonra tapınak Protestan kilisesine dönmüş. Calvin’in de vaaz verdiği ve çanın ise Cenevre’nin en eski çanı olduğu söyleniyor. Tapınağın tam karşısında Taverne de la Madeleine adında bir restoran göreceksiniz. Restoranın yanındaki merdivenlerden çıkarsanız freskli bir tünele geliyorsunuz. Tünelden geçince St. Pierre Katedrali’nin arkasına çıkıyorsunuz.
St. Pierre Katedrali
Avrupa Kültür Mirası Listesi’ndeki bu Katedral, Cenevre’nin sembolik yapılarından biri. Yapımına 12. yüzyılda başlanan St Pierre Katedrali; Roma, Gotik ve Neoklasik mimarinin bir karışımıdır. Katolik mezhebine ait bir katedral iken 1536’daki reform hareketi sonucu Protestan katedraline dönüşmüş ve iç dekorasyonu tamamen değişmiş. Günümüze sadece camlardaki vitrayları kalmıştır. Katedral, reform hareketinin Cenevre’deki öncülerinden John Calvin’in vaaz verdiği yer olmasıyla da ünlüdür. Katedralin özellikle 157 basamaklı kuzey kulesine çıkıp şehrin ve Leman Gölü’nün harika manzarasını seyredebilirsiniz. Katedralin girişi ücretsiz ama kuleye çıkmak 7 Frank.
Tavel Evi (Maison Tavel Hause Museum)
Tavel Evi, Cenevre’de görülmesi gereken tarihi yapılardan bir diğeri. Bina, 12. yüzyılda Cenevre’nin soylu Tavel ailesi tarafından yapılmış. Yıllar içinde yanmış, yeniden yapılmış, birkaç kez el değiştirmiş ve sonunda Cenevre şehri tarafından satın alınmış. Bugün ise Cenevre’nin tarihsel sürecinin sergilendiği bir müze olarak hizmet veriyor. Bina, Cenevre’nin en eski evi olarak kabul ediliyor. İçeride Orta Çağ’dan günlük yaşamda kullanılan birçok nesne, mobilyalar ve ev mutfak araç gereçleri var. En üst katta tavan arasında ise 19. yüzyıldaki Cenevre şehrinin oldukça büyük bir maketi var. Ayrıca bu katta şehrin tarihsel sürecini anlatan bir multimedya gösterisi de oluyormuş ama biz denk gelemedik maalesef. Bodrum katındaki tarihi ölçüm aletleri, çeşitli ağırlık birimleri ve 6300 litrelik ahşap fıçı da görülmeli.
Archives d’Etat de Geneve (Devlet Arşivleri Binası)
Tavel Evi ile aynı sokaktaki bu tarihi binanın altındaki toplar, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Bu toplar şehrin savunması için kullanılmış. Bir zamanlar şehrin silah deposu olan bina, şimdi devlet arşivi olarak kullanılıyormuş. Duvarlarda göreceğiniz resimler ise Cenevre tarihini anlatıyor.
Promonade de la Treille
Promonade de la Treille, özellikle arayıp da gittiğimiz bir yer değildi. Eski şehir bölgesinden Reform duvarına giderken navigasyon bizi buraya getirdi. Cenevre’ye hakim bir konumdaki bu gezinti yolu, 1700’lü yıllarda yapılmış ve kestane ağaçları arasında oldukça huzurlu bir yer. Treille gezinti yolunun en ilginç özelliği ise 120 metre uzunluğundaki dünyanın en uzun banklarından birinin burada bulunması.
Parc des Bastions
Parc des Bastions; Cenevre’nin merkezinde, yaklaşık 65 bin metre karelik bir alanı kaplayan yeşillikler içinde bir park. İçinde; eski botanik bahçesi, geniş çim ve çocuk oyun alanlarının yanında Cenevre’nin en eski üniversitesi ile kütüphanesi de bulunuyor. Cenevre’yi gezerken burada güzel bir dinlenme molası verebilirsiniz. Çimlerde oturmuş sohbet eden gençler, yoga ve müzik yapanlarla çok hoş bir ortamı var. Park; dinlenmek ve yürüyüş dışında aynı zamanda müzik festivallerinin yapıldığı, milli bayramların kutlandığı bir eğlence yeri. Parkın Neuve meydanına çıkan kapısının oradaki yerdeki büyük satranç tahtaları da genç yaşlı bir çok Cenevreli tarafından epey rağbet görüyor.
Reform Anıtı (Monument international de la Réformation)
Reform Duvarı, Bastions parkının içinde yer alıyor ve Protestan reformu anısına 1909 yılında yapılmış bir anıt. Yaklaşık 100 metre uzunluğundaki anıt duvarın ortasında, reformun öncü isimleri John Calvin, William Farel, Theodore Beza ve John Knox’un heykelleri var. Duvarın ana figürlerinin sağ ve sol taraflarında ise reformu Avrupa’ya yayan kişilerin kabartma figürleri bulunuyor. Duvar boyunca da Kalvinist felsefenin temel sloganı ‘’Post tenebres Lux’’ (karanlıktan sonra ışık) yazısını görebilirsiniz. Her yıl kasım ayının ilk pazar günü burada reformun kutlaması yapılıyor.
Yine Bastions parkının içinde Reform duvarının tam karşısında John Calvin tarafından kurulan Cenevre Üniversitesini görebilirsiniz. Şehrin en eski üniversitesi ve dünya sıralamasında da önemli bir yeri var.
Place de Neuve (Yeni Meydan)
Yoğun trafik olan, otobüs ve tramvay duraklarının olduğu bu meydanı hareketliliği yüzünden fark etmeden geçip gidebilirsiniz ama aslında şehrin en önemli noktalarından biri. Meydanın çevresinde: Cenevre Müzik Konservatuarı, Rath Müzesi, Büyük Tiyatro ve Victor Konser Salonu’nun tarihi binaları bulunuyor. Meydanın ortasında ise General Guillaume Henri Dufor’un atlı heykeli var. Dufor; mühendis, topograf ve İsviçre Konfederasyon Ordusu’nun ilk generaliydi. Kızılhaç komitesinin kurucularından ve ilk başkanıydı. İsviçre’nin ilk ayrıntılı topografik haritasını da çizmiştir.
Rue de Rhone
Eski şehir bölgesinden Cenevre Gölü kıyısına giderken mutlaka geçeceğiniz bu cadde, Cenevre’nin en lüks alışveriş caddesi. Dünyanın en ünlü markalarının moda, mücevher, saat, çikolata mağazalarının yanında pek çok birinci sınıf kafe ve restoran da bulunuyor. Şehrin tabii ki en pahalı bölgesi olan Rue de Rhone, alışveriş düşünenlerin ilk tercihi.
Çiçek Saati - Jardin Anglais (İngiliz Bahçesi)
İngiliz Bahçesi diye bilinen bu alan; Leman Gölü kıyısında oldukça bakımlı, ağaçlarla ve çiçeklerle dolu güzel bir park. Jet d’Eau’nün ve göl kıyısındaki tarihi binaların manzarasının keyfini çıkarmak, doğa ile iç içe bir yürüyüş yapmak için burayı ziyaret etmelisiniz. 1862 yılında açılan parkın içinde yürüyüş yolları, Fontaine des Quatre-Saisons (bronz çeşme) ve İsviçreli sanatçıların heykelleri bulunuyor. Bu parktaki tüm ağaçlar ve çiçekler hiç bir kimyasal ilaç kullanılmadan korunup büyütülüyormuş. Ayrıca 1863 yılında dikilen Ginko ve 1895 yılında dikilen Kırmızı Kayın Ağacı da parkın en eski ağaçlarından.
Parkın en büyük cazibe merkezi ise Cenevre’ye gelen her turistin önünde mutlaka bir fotoğrafı olan Çiçek Saati. Yüzyıllardır saat endüstrisinin merkezi olmuş Cenevre’nin de sembolü. 1955 yılında yapılan saat, güneş enerjisiyle çalışıyor ve her mevsim rengarenk çiçeklerle farklı şekillerde tasarlanıp yeniden yapılıyor. Saati parkın içlerinde aramayın, Mont Blanc köprüsüne giden yol ile Quai du General Guisan caddesinin birleştiği köşede.
Mont Blanc Köprüsü (Puente de Mont Blanc)
Cenevre’de mutlaka üzerinden geçeceğiniz bu köprü, Rhone Nehri’nin Leman Gölü’nden tam çıktığı yerde bulunuyor. Mimari olarak büyük bir özelliği yok ama açık havalarda adını aldığı Alp Dağlarının en yüksek tepesi Mont Blanc’ı görebilir, Jet d’Eau su fıskiyesini ve muhteşem mavisiyle Leman Gölü manzarasını izleyebilirsiniz. Yaya ve araç trafiğine açık olan 250 metre uzunluğundaki köprünün iki tarafındaki bayraklarla etkileyici bir görüntüsü var. Köprüyü geçince Les Paquis bölgesine ulaşıyorsunuz. Burası da şehrin en lüks bölgelerinden biri. Birçok ünlü restoran, otel ve harika mimariye sahip binalar burada bulunuyor.
Jean Jaques Rousseau Adası
Jean Jaques Rousseau Adası; Mont Blanc köprüsünün hemen batısında, Rhone nehri üzerinde ağaçlarla kaplı küçücük bir ada. Jean Jacques Rousseau; Cenevre’de yaşamış, siyasi fikirleri Fransız Devrimini etkilemiş filozof, yazar ve siyaset kuramcısıdır. Atatürk’ü de kanunların üstünlüğü ve kanun karşısında herkesin eşit olması konusunda etkilemiş bir yazardır. Adaya Bergues köprüsünden yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Quai du Mont Blanc
Quai du Mont Blanc; Mont Blanc Köprüsü’nden geçtikten sonra sağ tarafa doğru yürüdüğünüzde, göl kenarında rıhtımların ve kafelerin olduğu sahil yolu. Göl ve Alp Dağları manzarasıyla Bains des Paquis’e kadar uzanan çok güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz. Yolun karşı tarafında ise Cenevre’nin en lüks otelleri ve Michelin yıldızlı restoranlar var.
Brunswick Anıtı
Quaı du Mont Blanc’ta yürürken yolun karşı tarafında anıt mezarı görebilirsiniz. Brunswick Dükü, ülkesinden kovulunca Paris’te ve ölmeden önce de üç yıl Cenevre’de yaşamış. Bütün servetini Cenevre kentine bağışlayıp, Alp Dağları manzaralı bir konumda kendisi için bir anıt mezar istemiş. Şehre yaptığı katkılar sonucunda Dük için bu görkemli mezar inşa edilmiş. Aslında burası için türbe de diyebiliriz.
Bains des Paquis
Bains des Paquis, Cenevre’de özellikle gençlerin ve turistlerin yoğun olduğu yapay bir yarımada. Yazın Leman Gölü’nün berrak sularında yüzmek için harika bir yer. Güneşlenmek için iskele ve küçük bir plajın yanı sıra, soyunma kabinleri ve hep çok kalabalık olan bir şeyler yiyip içebileceğiniz popüler bir işletme var. Kışın ise hamam sauna ve masaj için yine çok tercih edilen bir yer.
Biz de tavsiye üzerine fondü yemek için burayı tercih ettik. Tesis oldukça büyük olmasına rağmen o kadar kalabalıktı ki içeride yer bulamayıp hafif yağmura rağmen dışarıda oturduk. Geleneksel İsviçre peynir fondü yemek için çok güzel bir yer. Tek kişilik fondünün fiyatı 25€ ama büyük bir ekmek sepetiyle servis ettikleri bir kişilik fondü bile miktar olarak çok fazla. Biz 3 kişi zor bitirebildik. Eritilen Gruyere ve Emmental peynirlerinin eklenen şarapla birleşmesi sonucu harika bir lezzet ortaya çıkıyor. 25€ karşılığında Cenevre’de bir deneyim olarak kesinlikle tavsiye ederim.
Palais des Nations (Milletler Sarayı)
Birleşmiş Milletlerin Avrupa Genel Merkezi olan Milletler Sarayı, New York’ta ki BM Genel Merkezi’nden sonra ikinci en büyük merkezdir. Ariana parkının içindeki yapının bahçesinde, yüz yıllık ağaçlar ve serbest dolaşan tavus kuşları var ama içini sadece rehberli tur satın alarak gezebiliyorsunuz. Turlarda; burada yapılan çalışmalar hakkında bilgi alabilir, iç mekanları, Milletler Cemiyeti Müzesini ve toplantı salonlarını gezebilirsiniz. Burası Cenevre ziyaretinde mutlak görmeniz gereken önemli noktalardan biri. Milletler Sarayı’nı ziyaret için mutlaka önceden rezervasyon yaptırmanız ve rehberli tura katılmanız gerekiyor. Giriş ücreti yetişkin 16 CHF, öğrenci 13 CHF.
Kırık Sandalye Anıtı
Milletler Sarayı’nın tam karşısındaki büyük alanda yer alan bu anıt, mayından ayaklarını kaybedenlerin anısına yapılmıştır. Mayınların insanlara nasıl zarar verdiği ve dünyanın mayınlardan temizlenmesi gerektiğinin mesajını vermektedir. 5,5 ton ağırlandığında 12 metre yüksekliğindeki bu kırık sandalye, tamamen ahşaptan yapılmıştır.
Les Grottes
Grottes, Cornavin tren istasyonunun güney batı tarafında Cenevre’nin sekiz bölgesinden biri. Son derece hareketli ve daha çok sanatçıların yaşadığı bir ortamı var. Dar sokakları ve Paris tarzı kafeleriyle genelde gençlerin tercih ettiği popüler bir bölge. Rue de la Servette’de yoğun trafiğe rağmen ara sokaklar çok sakin ve keşfedilmeye değer çok şey var.
Ayrıca bu bölgede oldukça ziyaretçi çeken, Les Schproumpfs adında ilginç bir yapı topluluğu var. Kavisli rengarenk duvarlı, asimetrik ve şaşırtıcı dış cepheli bu evler 1982 ve 1984 yılları arasında mimarlar Berthoud, Frei ve Hunziker tarafından yapılmış. Binalar Barselona’daki Gauidi ve Viyana’daki Hundertwasser evlerini anımsatıyor. Peyo’nun mavi çizgi film karakterlerinin yaşadığı mantar evlere benzetildiği için yereller buraya Şirinlerin evleri de diyorlar.
Cenevre Müzeleri
Sanat Tarihi Müzesi (Musee D'Art Et D'Histoire)
Bir milyondan fazla eserin bulunduğu bu müzede, Antik Çağlardan günümüze kadar birçok sanat eseri ve nesne sergileniyor. Bodrum katta oldukça büyük bir galeride, Antik Mısır döneminden firavun mezarlarını, papirüsleri, tabletleri ve günlük yaşamda kullanılan eşyaları görebilirsiniz.
Birinci kattaki güzel sanatlar bölümünde ise Van Gogh, Renoir, Monet ve Rönesans döneminden birçok sanatçının eserleri var. 402 numaralı salondaki Konrad Witz’in İsa Mesih ve Cenevre Gölündeki Balıkçı tabloları, müzenin en dikkat çekici eserlerinden. 406 numaralı salonda Rembrandt ve başka Hollandalı sanatçıların tabloları var. Müze, arkeoloji ve sanat tarihine ilgisi olanlar için çok zengin bir koleksiyona sahip. Pazartesi hariç her gün 12.00 ve 18.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
Doğa Tarihi Müzesi
Burası, insanlığın evrimine şahit olacağınız bir müze. Özellikle de çocuklar için çok eğitici. Girişte müzenin simgesi haline gelmiş iki başlı kaplumbağa Janus heykeli ve bilinen en eski insan fosili olan Lucy’nin bronz heykeli mutlaka görülmeli. İsviçre’nin en büyük doğa tarihi müzesi Cenevre’de ziyaret edeceğiniz müzeler arasında mutlaka olmalı. Pazartesi hariç her gün 10.00 ve 17.00 saatleri arasında açık ve giriş ücretsiz.
Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Müzesi
Müze, Birleşmiş Milletler binasının hemen karşısında yer alıyor. 1988 yılında açılan bu müzede; Kızılay ve Kızılhaç’ın dünyadaki insani yardımlarına ait tarihsel bilgilendirmeleri, afişleri ve soyut sergileri görebilirsiniz. Müze pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 arası ziyarete açık ve giriş ücreti 15 CHF.
Patek Philippe Saat Müzesi
Burası, Patek Phlippe saatlerinin ve 16. yüzyıldan günümüze kadar İsviçre’de saatçiliğin hikayesini görebileceğiniz bir müze. Saatlere ve tarihine merakınız varsa ziyaret etmenizi öneririm. Zaman içinde saatlerin hem işlevsel hem de estetik olarak değişimini, eski saat yapım ekipmanlarını ve Osmanlı asilzadeleri için yapılmış saatleri görebilirsiniz. Saatlerin cep saatinden kol saatine nasıl geliştiği hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Müzede fotoğraf çekmek yasak. Giriş ücreti 10 CHF ve pazartesi hariç her gün 14.00 -18.00 arası ziyarete açık.
Cern
Cern, dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarını yöneten araştırma kuruluşudur. Cern’ün kuruluş amacı, evrenin oluşumunu incelemek, parçacık fiziğini ve maddenin yapısını çözmek diyebiliriz. Burada, insan bilgisinin gelişimi için sayısız araştırma ve deney yapılıyor.
İsviçre-Fransa sınırındaki Meyrin banliyösündeki Cern kampüsünü ziyaret edip, rehberli turla burası ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi alabilirsiniz. Ulaşım için Cenevre merkezde 18 numaralı tramvay ile kapısına kadar gelebilirsiniz. Yalnız ziyaret için mutlaka en az 15 gün önce vereceğim linkten rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Rezervasyonsuz giderseniz rehberli turlar dolu olacağı için gezme şansını yakalayamazsınız. Bireysel geziye izin verilmiyor.
Cenevre'ye Ne Zaman / Hangi Mevsimde Gidilir?
Cenevre’yi ziyaret etmek için en ideal aylar Mayıs ile Ekim arasıdır. Bu aylarda; şehri rahatça keşfedebilir, parklarda ve göl kenarında zaman geçirebilirsiniz. Birçok etkinlik ve festival de bu aralığa denk geldiği için şehir oldukça hareketli oluyor. Özellikle yaz aylarında şehrin içindeki plajlarda veya gemi turuyla gidilen küçük kasabalarda Leman Gölü’nde yüzebilirsiniz.
Cenevre, kış aylarında Alplerde kayak yapmak için ulaşım açısından çok iyi bir konumda. Günübirlik ya da hafta sonu için kolaylıkla kayak merkezlerine gidip gelebilirsiniz. Kısacası Cenevre, yapmak istediğiniz aktiviteye göre her mevsim ziyaret edilebilecek bir şehir.
Cenevre'de Konaklama
Cenevre, Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden biri ve bu nedenle hele döviz kuru alıp başını gitmişken uygun konaklama bulmak oldukça zor. Bütçenize ve beklentinize göre aşağıdaki booking haritası üzerinden kalacak yer tercihinizi yapabilirsiniz. Özellikle seyahatinizden bir iki ay önce rezervasyon yaparsanız daha uyguna getirebilirsiniz.
Şehir merkezinde olup, tarihi bölgelere, alışveriş caddelerine ve gece hayatına yakın olmak isterseniz Oldtown, Paquis, Plain Palais’i tercih edebilişiniz. Yine şehir merkezinde olan Grottes ve Saint Gervais’de otel fiyatları biraz daha uygun olabiliyor.
Cenevre’de konaklamanın en güzel yanı ise, otel ya da hostel fark etmiyor, kaldığınız tesisin size konakladığınız süre kadar geçerli sınırsız toplu taşıma kartı vermesi. En azından Cenevre’de toplu taşımaya para vermemiş oluyorsunuz. Airbnb’den de özel oda ya da ev kiralayarak da konaklayabilirsiniz ama bu tercihte maalesef toplu taşıma kartı olmuyor.
Daha bütçe dostu oteller için ise tavsiyemiz Gaillard ve Annemesse gibi Cenevre’ye sınır komşusu Fransa şehirleri olacak. Bu şehirlerden, Cenevre merkeze iki ülke arasında kesintisiz çalışan tramvaylarla ulaşım çok kolay. Biz Annemesse’de Kyriad Direct otelde konakladık. Otel sessiz sakin bir bölgede temiz ve güvenliydi. Her gün Fransa ve İsviçre arasında gidip geldik. Buraya tıklayarak booking.com üzerinden Kyriad Direct’e bakabilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.
Aşağıdaki harita ile booking.com üzerinden otel bakıp rezervasyon yapabilirsiniz
Cenevre Kaç Günde Gezilir
2022 Mayıs ayında gittiğimiz Cenevre’ye iki gün ayırmıştık. Arada yağmur yüzünden de zaman kaybettik ama planladığımız birkaç müze dışında her yeri gördük. Yine de siz daha rahat gezmek için bence bu şehre 3 gün ayırın.
Cenevre'den Gidebileceğiniz Günübirlik Rotalar
Cenevre’ye gelmişken çevrede de gidip görebileceğiniz çok güzel yerler var. Trenle, vapurla ya da katılacağınız bir organizasyonla kendinize yeni rotalar da oluşturabilirsiniz. Şimdi kısaca önerilerimi yazacağım.
Annecy
Biz Cenevre’deyken bir günümüzü Annecy’e ayırdık. Annecy göl kenarında çok şirin bir Fransız kasabası. Günübirlik bile olsa görülmeye değer bir yer. Blog’da Annecy yazımızdan ulaşım ve görülecek yerler hakkında bilgileri okuyabilirsiniz. Ayrıca buraya tıklayarak Cenevre’den başlayan Annecy turlarına bakabilirsiniz .
Aşağıdaki kısımdan Cenevre’den başlayan Annecy turlarını inceleyip satın alabilirsiniz
Leman Gölünde Vapur Turu
Avrupa’nın en büyük göllerinden biri olan Leman gölünün %60’ı İsviçre, %40’ı Fransa sınırları içinde kalıyor. Eşsiz manzaralara sahip bu gölde vapurla İsviçre ve Fransa kıyılarındaki güzel ve tarihi köylere gidebilirsiniz. Her yarım saatte bir kalkan vapurlardan istediğiniz durakta inebiliyorsunuz. Bu vapurlarla, bizim tarihimiz açısından önemli olan Lozan ve Montrö şehirlerine; ayrıca Nyon, Yvoire, Chillon ve Evian gibi tarihi dokusu korunmuş küçük köylere gidebilirsiniz. Sadece Fransa sınırındaki köyler için pasaportunuzu yanınızda bulundurmayı unutmayın. Buraya tıklayarak istediğiniz programı seçebilirsiniz. Gölde ayrıca CGN firması tarafından her iki ülkenin de özenle koruduğu 8 adet tarihi yandan çarklı vapur çalışıyor. Bu vapurlarla nostaljik bir tur da yapabilirsiniz.
Aşağıdaki kısımdan göl turlarına bakıp satın alabilirsiniz
Mont Saleve (Saleve Dağı)
Fransa sınırlarında kalan bu tepeye; Cenevre merkezden teleferik, otobüs ya da kendinize güveniyorsanız yürüyerek çıkabilirsiniz. Cenevre Balkonu denilen bu tepeden Cenevre şehrinin, Leman Gölü’nün ve Alp Dağlarının o muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Tepede bir şeyler yiyip içebileceğiniz tesis var.
Chamonix-Mont Blanc
İlk kış olimpiyatlarının yapıldığı, Alp Dağlarının en yüksek tepesi Mont Blanc’ın eteklerindeki Chamonix; Fransa’nın en eski kayak köyü olarak biliniyor. İtalya, İsviçre ve Fransa’nın kesiştiği bir noktada, nefes kesen manzaralar görebileceğiniz harika bir yer. Dünyanın ilk on kayak merkezinden biri olduğu için çok güzel tesisler de var. Cenevre’den günübirlik turla ziyaret edebileceğiniz bu köyden ayrıca Aiguille du Midi Dağına dünyanın en dik teleferik yolculuğunu yaparak çıkabilirsiniz. Aiguille du Midi, Mont Blanc’ın insan tarafından ulaşılabilecek en yüksek noktası olarak kabul ediliyormuş. Bu zirveyi ve dünyanın en yüksek gözlem platformlarından birinden muhteşem manzaraları görmek isteyenler Cenevre otogarından başlayan bu günübirlik turu buraya tıklayarak alabilirler. Tabii yine pasaportunuzu yanınıza almayı unutmayın çünkü Fransa sınırına geçiyorsunuz.
Aşağıdaki kısımdan Chamonix-Mont Blanc turlarını inceleyebilirsiniz