İçeriğe geç

Geierlay Köprüsü ve Eltz Kalesi (Burg Eltz) Gezi Notları

Yazan: Arzu Sert/

GEİERLAY KÖPRÜSÜ

Geierlay Köprüsü (Hangeseilbrücke); Almanya’nın Hunsrück Bölgesi’nde Mörsdorf ve Sosberg köyleri arasındaki vadinin üzerinde, 360 metre uzunluğunda, yerden 100 metre yükseklikte bir asma köprü. 2015 yılında açılan bu köprüden geçiş ücretsiz ve 24 saat açık.

İlk gün Heidelberg ve Cochem’i gezdikten sonra ikinci gün rotamız Geierlay Köprüsü ve Burg Eltz idi. Köprüye iki köyden yürüyerek ulaşılıyor. Mosel Nehri’nin karşı kıyısına geçip Mörsdorf’a doğru yola koyulduk.Maalesef buraya toplu taşıma  yok,tek seçenek araba kiralamak. Navigasyonun çizdiği yol, bir yerde trafiğe kapatılmış olunca mecburen rotayı diğer köy Sosberg’e doğru çevirdik. Uzun süre ormanların içinde, harika manzaralarla dağ yollarında tırmandık.

Sosberg’e yaklaştığımızda ise her yer mısır ve buğday tarlasıydı. Köprüye nasıl gideriz diye bakınırken tarlaların arasından yürüyenleri ve küçücük bir tabelayı görünce, aracımızı yol kenarına bırakıp biz de o yöne doğru yürümeye başladık. Mis gibi bir havada tarlaların arasında yaklaşık 1.5 km. yürüyerek köprüye ulaştık.

Köprünün çevresinde hiçbir tesis yok, sadece kahve ve dondurma satan bir seyyar büfe ve oturmak için banklar var. Gördüğünüz yalnızca yemyeşil bir vadi, ağaçlar, tarlalar ve mühendislik harikası fotojenik bir köprü.  Bu kadar çok insan olacağını hiç tahmin etmemiştim, oldukça kalabalıktı. İlk gördüğüm anda bir an ürktüm. Çok yüksek, çok eğimli ve çok uzun bir köprü ama o kadar yolu da bu tecrübeyi yaşamak için geldiğimize göre geri dönecek değildik.

Geierlay Köprüsü

Köprü oldukça dar, yan yana iki kişi zor geçiyor ve tatlı tatlı sallantıdan kenardaki halatlara tutunmadan yürümek oldukça zor. Rüzgarlı havalarda herhalde çok sallanıyordur. Biz yürürken rüzgar yoktu ama bir grup genç köprünün ortasında durup hep birlikte sağa sola salladılar. Onlar çok eğlendiler biz ise kenarlara tutunup durmalarını bekledik.

Halat bir köprüden bir ormanın üstünden geçmek, o yüksek ağaçlara yukarıdan bakmak gerçekten çok güzeldi. Zaten vadinin manzarası müthiş. Amaç karşıya geçmek değil köprünün üzerinde bulunmak olduğu için, doya doya bu tecrübeyi yaşadık ve bol bol fotoğraf çekip, manzaranın tadını çıkardık.

Karşıya geçince bir süre banklarda oturup köprüyü, etrafı seyrettik ve geri dönüşe geçtik. Başladığımız noktaya geldiğimizde ikimiz de bu müthiş tecrübeyi yaşadığımız için çok sevinçliydik. Seyyar büfeden birer kahve alıp yine mısır tarlalarının arasından keyifle arabaya doğru yürüdük ve Eltz Kalesi’ne gitmek üzere yola çıktık.

BURG ELTZ - ELTZ ŞATOSU

Burg Eltz

Eltz Kalesi (Burg Eltz); yüzyıllar öncesinden günümüze kadar gelen, soylu ailelere ait kaleleriyle ünlü Almanya’nın Rhineland-Palatinate eyaletinde bir orta çağ şatosu. Bir ara Almanya’da paraların üzerine bile resmi basılan bu kale, yemyeşil bir vadinin ortasında gizlenmiş durumda ve bu stratejik konumu sayesinde yüzyıllardır hiç hasar almadan günümüze kadar gelebilmiş. 850 yıldır ve 33 kuşaktır babadan oğula miras kalarak Eltz ailesinin sahibi olduğu kale, günümüzdeki aile üyeleri tarafından müze olarak ziyarete açılmış. Kalenin içine girmek serbest ama odalarını dolaşıp aile emanetlerini görmek isterseniz rehberli turlara katılmanız gerekiyor.

Eltz Şatosu’na gitmek için öncelikle Wierschem kasabasına ulaşmanız gerekiyor. Toplu taşıma ile gelecek olanlar trenle Moselkern İstasyonuna gelip oradan mayıs ve ekim ayları arasında çalışan otobüsle buraya ulaşabilirler.Biz Geierlay’dan çıkarken navigasyona yazdık ve yaklaşık 40 dakika sonra oradaydık. Wierschem’e gelince tabelalar sizi zaten yönlendiriyor ve bir sürü tur otobüsü gördüğünüz kalabalık bir alana geliyorsunuz. Buradaki otoparka 2€’ya arabamızı bıraktık.

Buradan sonra iki seçeneğiniz var. Ya orman içindeki patikadan 15 dakikalık bir yürüyüş, ya da ücretli shuttle. Biz yürümeyi tercih ettik. Aşağılarda akan derenin ve kuş seslerinin eşliğinde, yemyeşil ağaçların gölgesinde harika bir yürüyüş yaptık. Yol o kadar güzeldi ki yürüyen herkesin yüzünde aynı mutlu ifade vardı.

Yaklaşık 15 dakika yürüdükten sonra bir tepede göreceğimizi hayal ettiğimiz Burg Eltz, birden bir vadinin ortasında 70 metrelik bir kayanın üstünde karşımıza çıkıverdi. Orta Çağ’dan kalma bütün ihtişamıyla tablo gibi orada duruyordu. Bu ıssızlıkta, etrafında hiçbir şey yokken, burada niye böyle bir şato yaptıklarını insan düşünmeden edemiyor. Burası şatoyu her adımda farklı bir açıdan fotoğraflayabildiğiniz en güzel noktalardan olduğu için çok yaklaştığınız halde ulaşmak oldukça uzun sürüyor.

Ekim Nisan ayları ziyarete kapalı olan Burg Elzt’e, temmuz ayında gittiğimiz için içine girip gezebildik. 8 tane kulesi olan bu masal şatosunun içinde Orta Çağ’ın büyüsünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz.  Odalar, avlular, gizli bölümler, merdivenler, iyice yukarı bölümlere çıkınca kulelerden vadinin manzarası gerçekten büyüleyici.

İçeride bir de kafe vardı. Orada oturup bir şeyler içip  bu yüzyıllık tarihin tadını çıkardık.

Gelirken yürüdüğümüz patika yolu o kadar sevdik ki dönüşte de orayı tercih ettik ve konakladığımız Sankt Aldegund’a geri döndük.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir