İçeriğe geç

Sakız Adası (Chios) Gezi Rehberi / Suyun Karşı Kıyısı

Yazan: Arzu Sert/

Sakız Adası videomuzu izlemeyi ve kanala abone olmayı unutmayın

Çeşme’den yarım saat uzaklıkta, Orta Çağ’dan kalma köyleriyle, pırıl pırıl deniziyle, sakız ağaçları ve her daim size “komşi” diye seslenen sıcacık insanlarıyla suyun öte tarafı Sakız Adası. Kaç kere gittiğimizi hatırlamıyorum bile bu güzel adaya. İzmir’de yaşayanlar için gerçekten komşu kapısı Sakız adası. Akşam otururken bir anda karar verip, sabah kalkıp gittiğimiz bile oldu. Yazın hareketli cıvıl cıvıl, kışın sakin huzurlu, bol festivalli kutlamalı ama hep çok güzel zaman geçirdiğimiz bir ada bizim için. Çok şey var anlatacak Sakız hakkında.


SAKIZ ADASI HAKKINDA

Türkiye’ye en yakın adalardan biri olan Sakız (Chios); kuzey Ege’de, Çeşme ve Karaburun’un hemen karşısında yer alır. Inousses(Koyun) ve Psara(Balık) adında iki küçük ada da buraya bağlıdır. Dünyada Sakız ağacının yetiştiği ve damla sakızı üretiminin yapıldığı en önemli yerdir. 3000 yıllık bir tarihi vardır ve ada ismini mastika, yani sakız ağacından almıştır. Bizanslılar, Cenevizliler ve Osmanlılar sakız ticareti yapmışlardır. Günümüzde de ada halkı için damla sakızı üretimi hala önemli bir gelir kaynağıdır. Adanın güney kesiminde bolca sakız ağacı görebilirsiniz ama kuzeyde ise kesinlikle yetişmemektedir.

Oldukça köklü bir tarihi olan Sakız adasında Antik Yunan, Roma, Bizans, Ceneviz, Osmanlı egemenliği hüküm sürmüş ve en son 1912 yılından beri Yunanistan’ın bir parçası olmuştur. Ünlü besteci Mikis Theodarakis, Sakız adası doğumludur. Homeros ve Christof Colomb’un da bir dönem adada yaşadığı söylenmektedir. Yaklaşık 60.000 kişinin yaşadığı adada bir üniversite ve havalimanı vardır. Turizmin de büyük bir gelir kaynağı olduğu ada, orta çağdan kalma köyleri, dört bir yanını çevreleyen harika kumsalları ve denizi, müze ve tarihi yapılarıyla da özellikle yaz aylarında Avrupa’dan ve Türkiye’den oldukça fazla turist ağırlamaktadır. Limanın da bulunduğu Chios Town (Hora) adanın merkezidir.

SAKIZ ADASINA NE ZAMAN / HANGİ MEVSİMDE GİDİLİR?

Her zaman, tek cevabım bu. Gerçekten bu adanın zamanı yok. Deniz, kum, güneş tatili istiyorsanız yazın ve sonbaharda gidilmeli. Harika koyları ve plajları var. Kafa dinleyip biraz deniz havası alayım derseniz ise kışın gidilmeli. Güneşi tekrar hissetmeye başladığımız, kendimizi dışarılara attığımız bahar aylarında, sahilde bir balık yemek veya doğa yürüyüşü yapmak için de gidebilirsiniz. Çok düşünmeyin kısacası, aklınıza estiği zaman kalkın gidin, pişman olmazsınız.

SAKIZ ADASINA NASIL GİDİLİR?

Öncelikle geçerli Schengen vizeniz veya yeşil pasaportunuz olmalı. Adaya Çeşme’den her gün Turyol, Ertürk ve Sunrise firmalarının karşılıklı feribot seferleri var. Önceden rezervasyon yaparak, feribota özel aracınızla da binebiliyorsunuz. Biletinizi kendiniz internetten, turizm acentalarından ya da liman girişindeki ofislerden alabilirsiniz. Sadece yüksek sezonda işinizi şansa bırakmayın, son anda bilet bulamayabilirsiniz. Feribotlar Çeşme Ulusoy Limanından kalkıyor. Bilet fiyatları genelde gidiş dönüş 25€, tek yön 20€ civarında oluyor. Biz üç firmayı da denedik ve hepsiyle sorunsuz bir şekilde gidip geldik. Yol katamaranla 25 dakika, feribotla 45-50 dakika civarında sürüyor.

Ulusoy Çeşme Limanı
Çeşme - Sakız Feribotu Bilet Gişeleri

SAKIZ ADASI NASIL GEZİLİR?

Adayı gezmek için en ideali araba ya da motosiklet kiralamak. Adada toplu taşıma da var ama çok sık olmadığı için pek tavsiye edilmiyor ve her yere de toplu taşıma ile ulaşım bulunmamakta. Biz hiç denemedik, o konuda bilgi veremeyeceğim.

SAKIZ ADASINDA ARABA KİRALAMAK

Araba kiralamak için Sakız limanından çıktıktan sonra yolun sağ tarafında, yan yana dizilmiş uluslararası ve yerel birçok firmanın ofislerini göreceksiniz. Aynı şekilde Sakız merkezde, kordon boyunda ve sokak aralarında da yine birçok firma var. Hepsinden güvenle araç kiralayabilirsiniz. Kiralarken de geri verirken de sizi hiç üzmüyorlar. Tatile geldiniz, keyifle gezin ifadesini yüzlerinden anlayabiliyorsunuz. Belki bizim şansımız bilmiyorum ama kiraladığımız araçlar hep çok yeniydi ve hiç sorun yaşamadık. Kiraladığınız aracın yakıt miktarına dikkat edin çünkü Sakız adasında, Avrupa’daki gibi aracı full depo teslim alıp, full depo teslim etme çok karşılaşılan bir şey değil. Sizden, depo ne kadar doluysa aynı oranda dolu depoyla aracı teslim etmeniz isteniyor. Yazın feribottan inen herkes direkt araba kiralamaya gittiği için hem çok kalabalık oluyor ve bekleyip zaman kaybediyorsunuz, hem de tüm araçlar kiralanmış size kalmamış olabiliyor. Bu yüzden yüksek sezonda kiralama işini mutlaka gitmeden önce internetten yapın, yoksa yaya kalma ihtimaliniz yüksek benden söylemesi. Önceden kiralama yaptığınızda, eğer isterseniz aracı limana da getiriyorlar. Fiyatlar araca göre farklılık gösterse de genelde hepsinde aynı. Kışın fiyatlar hem daha düşük oluyor hem de pazarlık yapabiliyorsunuz, şansınızı deneyin. Yok arkadan hasar bedeli, trafik cezası geliyormuş, kredi kartından fazladan para çekiliyormuş gibi söylentilere hiç kulak asmayın, biz hiç böyle bir şey yaşamadık. Onlar misafirlerine güvenle araçlarını teslim ediyor, siz de Yunanlı dostlarımıza güvenin.

Buraya tıklayarak Sakız Adası’nda araç kiralayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken arama kısmına Chios yazıp seyahat tarihlerinizi girmek.

SAKIZ ADASINDA GEZİLECEK YERLER

Gezilecek yerleri anlatırken yemek yemek ve bir şeyler içmek için deneyimlediğim ve tavsiye edeceğim yerleri de aynı başlığın altında anlatacağım

MERKEZ CHİOS TOWN

Feribottan indiğinizde merkezdesiniz. Önünüzde gördüğünüz hilal şeklindeki kordon boyu yan yana sıralanmış kafeler ve restoranlarla özellikle geceleri turistler için adanın en hareketli bölgesi. Kordonu kesen sokaklardan içerilere doğru girerseniz kasabı, manavı, balıkçısı, fırınları ve çeşitli mağazalarıyla yerel halkın içine karışıyorsunuz. Uzun Aplotorias caddesi ise araç trafiğine kapalı, birçok mağazanın bulunduğu alışveriş caddesidir. Sakız Kalesi, Osmanlı’dan kalma Mecidiye Camisi, Chios Yunan Folklör Müzesi, Koreas Kütüphanesi, Denizcilik Müzesi ve Arkeoloji Müzesi merkezde ziyaret edebileceğiniz yerler. Sonrası mı, yürüyün bol bol. Bilmediğiniz sokaklara girin, yukarılara doğru tırmanın, kaybolun ve Ege’de yaşayanlara hiç yabancı gelmeyecek yolları keşfedin.

Kaptan-ı Derya Mehmed Paşa Çeşmesi
Sakız Sokakları
Sakız Adası Kordon Boyu

Limandan kuzey yönüne doğru yaklaşık 1,5km giderseniz deniz kıyısında adanın simgesi haline gelmiş yel değirmenlerini de görebilirsiniz.

Chios Merkezde Yemek

Merkezde yeme içme olarak çok fazla alternatifiniz var. Kordon boyundaki kafelerin hepsi çok güzel. Özellikle tavsiye edeceğim biri yok.  Hangisine giderseniz gidin aynı güler yüz ve samimiyetle karşılanıyorsunuz. Oturur oturmaz size sormadan masanıza ikram olarak bir büyük şişe su getiriyorlar. Bütün Yunan adalarında bununla karşılaştım, özellikle sıcakta çok güzel bir düşünce bence. İçeceğinizin yanına da mutlaka tadımlık bir şeyler ikram ediyorlar.

Aella Gyros ve Plan B

Yemek olarak Kordonun sonuna doğru Plan B kafenin deniz ürünlü spagettisi çok iyi. Yalnız dikkat edin porsiyonları çok büyük, biz bitirememiştik. (Leof. Egeou 78, Chios). Gyros (bizdeki döner kebap) için tavsiyem yine kordonda Aella Pittadiko olacak. Pita ekmeğinde içine patates kızartması, caciki ve yeşillik  olan spesiyal dönerleri çok lezzetli. Döner dışında hamburger, şiş kebap, şinitzel, nugget gibi birçok alternatifleri de var. (Leof. Egeou 50, Chios )

Cafe Veneti

Feribottan indikten sonra kahvaltılık bir şeyler yemek için merkezde bulunan Cafe Veneti, çok güzel bir seçimdir. Ekmekler, pastalar, kurabiyeler, börekler, sandviçler, dondurmalar… Çok çeşit var ve hepsi birbirinden lezzetli. (Polytechneiou 7).

A La Creme

Aracınız varsa, limandan adanın kuzeyine doğru yönelince yaklaşık 1,5 km sonra yol üzerinde Cafe A la Creme’ de tatlı ve tuzlu çeşitleriyle önerebileceğim yerlerden. Özellikle permasanlı böreği harika (Kalouta 40, Chios).

Kordon boyunda olsun, merkezde olsun aslında adını hatırlamadığım pek çok yerde oturup bir şeyler yiyip içtik. Kötüydü diyebileceğim hiçbir yer olmadı. Size de tavsiyem neresi gözüne hoş görünürse oturun keyfini çıkarın.

MESTA KÖYÜ

Adanın en turistik ve gitmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri. Orta Çağ köylerinden en eskisidir. Bitişik nizam yapılmış taş evleri ve ancak bir atlının geçebileceği kadar dar, labirent gibi sokakları, duvarlardan sarkan begonviller ve yollardaki saksılarla adeta bir açık hava müzesi. Korsan saldırılarından korunmak için kale köy olarak inşa edilmiş Mesta’ya giriş sadece iki kapıdan yapılmaktadır. Birçok yerde üstü kemerlerle kapatılmış, güneş almayan serin sokaklarda kaybolurken bu 14. yy.dan kalma köyde kendinizi Orta çağ da gibi hissediyorsunuz. Bazıları boş olsa da pencerelerinde dantel perdeleri olan birçok evde, hala yaşayanlar var. Kapı önlerinde oturmuş sohbet eden teyzeler, köylerine gelen ziyaretçileri büyük bir samimiyetle hep selamlıyorlar. Bazısı da sizi durdurup, anlamasanız da hemen Yunanca sohbete başlıyor. Siz söylediklerinden arada Türk dizilerinin ve baş kahramanların adlarını duyuyorsunuz. Buralarda Türk dizileri ve oyuncuları çok meşhur. Adada zaten mübadele zamanında Çeşme’den ve Urla’dan gelen çok kişi var. Etrafı kafelerle çevrili köy meydanı ise en hareketli yer. Burada soluklanıp, tarihi taş duvarların gölgesinde mutlaka bir frappe ya da ev yapımı limonata için, ortamı çok hoş.

Mesta Sokakları
Mesta Meydanı

Meydanın bitişiğindeki 1794’te yapılmış olan Taksiarhis Kilisesi ise adanın en büyük ve en önemli kilisesi. Ayasofya’dan getirilen, paha biçilemeyen haç ve altın gümüş kaplı birçok değerli ikonu ve Üçlü Teslis (diğer adıyla Kutsal üçleme) denilen; Tanrı, Hz. İsa ve Hz. Meryem’in ilk kez resmedildiği tabloyu da burada görebilirsiniz. Avlusu da geleneksel çakıl taşı mozaği ile döşeli kiliseyi mutlaka ziyaret edin.

PYRGİ

Adanın en dikkat çekici ve turistik köylerinden olan Pyrgi, xysta denilen özel sıva tekniğiyle üzerine çeşitli geometrik desenler kazınmış evleri ve kiliseleriyle dünyada tek olma özelliğine sahip bir orta çağ köyüdür. Burası da Mesta gibi korsan saldırılarından korunmak için Kaleköy tarzında inşa edilmiş ama dış cephesi dantel gibi işlenmiş evleriyle karakteristik bir mimarisi vardır. Bu gelenekselleşmiş teknik, volkanik kumdan hazırlanan siyah sıvanın üzerine beyaz kireç boya sürüp sonra da onu şekilli kazıyarak yapılıyor. Günümüzde de bu gelenek devam ettiriliyor. Köy eski zamanlarda sakız üretimi ve ticareti açısından adanın en önemli yerleşim merkeziymiş.

Pyirgi Köyü
Pyirgi Sokakları

Balkonlarında kurutulmak için salkım domatesler asılı, tertemiz sokaklarında yürürken, evinin önünde sakız ayıklayan teyzelere ‘’Yasu’’diyerek selam vermeyi de ihmal etmeyin.

Agioi Apostoloi kilisesinin de bulunduğu küçük köy meydanının yerel halkla iç içe oturabildiğiniz samimi bir atmosferi var. Meydanın etrafındaki kafelerin hepsini yine yiyecek içecek açısından tavsiye edebilirim. Kilisenin meydana değil sokağa bakan kapısının karşısındaki bir bayanın işlettiği küçük büfenin Gyrosu çok lezzetli, denemenizi öneririm.

OLYMPİ

Pirgi ve Mesta arasındaki Olimpi, mimari olarak ikisine de çok benzemesine rağmen genel olarak onlar kadar bakımlı değil. Daha küçük ve turistlerin daha az ilgi gösterdiği bir yer olduğu için boş sokaklarında rahatça gezip bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Merkezindeki restoranın et yemeklerini ve çevredeki küçük kafeleri tavsiye ederim. Bir paskalya bayramında gittiğimizde, burada canlı müzik eşliğinde sirtaki yapan köy halkını izleyerek çok güzel zaman geçirmiştik.

Olympi

VESSA

Pirgi’den 10 dakikalık bir uzaklıktaki Vessa, turistik olmadığı için sessiz sakin huzurlu bir yer. Küçük meydanında çınar ağacının altında iki kahve, taş evleri ve hep boş gördüğümüz dar sokaklarından başka bir şey yok ama biz yine de her gidişimizde buraya uğrar, çınar ağacının altında kahvelerimizi içeriz. Sonra kahvenin yanındaki sokaktan dümdüz köyün en tepesindeki kiliseye kadar yürüyoruz. Burada keşfettiğimiz, dışında merdiveni olan boş bir taş evimiz var. Evin tepesine tırmanıp orada bir süre oturup Vessa’yı ve çevreyi seyrediyoruz. Bu da bizim bir Sakız geleneğimiz oldu.

Vessa Köyü

LAGADA

Chios merkeze yaklaşık yarım saat uzaklıkta, kendi halinde şirin, sakin bir balıkçı köyü. Köyün sakinleri genellikle balıkçılıkla uğraştığı için küçük bir koyun kıyısına dizilmiş tavernaları, gün batımında taze deniz ürünleri yemek için ideal. Burada Passas Taverna ise bizim yaz kış, her gittiğimizde akşam yemeği için tercih ettiğimiz yer. Bir aile işletmesi olan burada tüm deniz ürünleri çok taze ve lezzetli. Sahibi Yorgo biraz Türkçe konuşabiliyor ve Türkçe menü de var. Fiyat performans açısından da son derece uygun. Tabii şimdi kur yüzünden fiyatlar uçtu gitti o ayrı. Yemekten sonra mevsime göre baklava, dondurma, mandalina gibi mutlaka bir şey ikram ediyorlar. Sakin bir akşam yemeği ve gün batımı için mutlaka Lagada’ya gitmelisiniz diyorum.

Lagada Liman
Lagada

ANAVATOS KÖYÜ

Adaya günübirlik gittiğimiz bir kış günü Anavatos köyü ve Nea Moni manastırını görmek için yola düştük.  Merkeze 20 km uzaktaydı ama ulaşım çok kolay olmadı. Sislerin arasında, ara ara yağan yağmurda dağlara tepelere tırmandık. Ama sonunda gördüğümüz manzara gerçekten etkileyiciydi. Yüksek ve çok dik bir dağın üzerinde, neredeyse 200 yıl önce terkedilmiş, ıssız bir köy. Arabayla köyün girişine kadar tırmandık, sonra bomboş sokaklarda, yıkık dökük evlerin arasında, sanki bir film setinde gibi dolaştık. Geldiğimiz yön dışında köyün üç tarafı uçurumdu, yaklaşıp aşağı bakamadım bile.

Anavatos

Anavatos’un kelime anlamı Yunanca’da ‘’geçitsiz, aşılmaz, çıkılmaz ‘’ demekmiş ki bu ismin hakkını verdiğini köyü görünce anlıyorsunuz. Denizden yüksekliği 450m. olan Anavatos, üzerinde kurulduğu kayalıkla bir bütün gibi olduğu için uzaktan anlaşılmıyor ancak yaklaşınca fark edebiliyorsunuz. Köyün niye terkedildiği konusunda çeşitli rivayetler var. Bir hikayeye göre 1822’de Osmanlı istilasında teslim olmamak için köy halkının toplu olarak uçuruma atlayarak intihar ettiği söylenmekte. Başka bir hikaye ise çok büyük bir deprem sonrası halkın burayı terk ettiği yönünde. Tarihte ne olduğunu tam bilemiyoruz ama siz gidip bu ilginç köyü görün, pişman olmazsınız.

NEA MONİ MANASTIRI

Merkeze 12 km. mesafedeki bu manastır, 11. yy.da yapılmış ve Meryem Ana’ya ithaf edilmiştir. 1990 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası ilan edilip korumaya alınmıştır. Manastırdaki mozaiklerin çoğu altından yapılmıştır. Buradaki mozaikler, Yunanistan’daki en iyi üç koleksiyondan biri olarak kabul edilmektedir. Ana mabet; iki küçük kilise, inziva hücreleri ve müzesiyle manastır çok büyük bir alan üzerine kurulmuştur. Pazar günü gittiğimiz için ayin vardı ve ayinden dolayı içeri giremedik ama bahçesinde dolaştık.

KARDAMYLA KÖYÜ

Keşfedelim diye yola çıktığımız bir gün gittiğimiz bu köy, eski ve yeni olarak iki ayrı yerleşimden oluşuyor. Dik bir tepenin eteklerinde köyün eski kesimi olan Ano, çınar ağaçlarının gölgesinde harika bir köy meydanına sahip. Biz bu meydanın atmosferine hayran kaldık. Ara sokaklara girince, bolca yokuş tırmanarak taş evlerin arasında dolaşıyorsunuz.

Kardamyla

Deniz kenarında, köyün yeni yerleşimi olan ve Marmaro’da denilen Kato Horio; tertemiz asfalt yolları, büyük bahçeli konakları ve bildiğimiz klasik Rum evleriyle apayrı bir güzellikte. Küçük bir limanı olan köyde, deniz kenarındaki meydanda bulunan Apartis’in Kardamyla Denizcisi heykeli ve limanın bir diğer ucunda Kayıp denizciyi bekleyen kadın heykeli dikkat çekiyor. Sahilde yine deniz ürünleri yemek için güzel tavernalar var.

AGIOS ISODORAS ŞAPELİ

Burası bir köy değil ve adanın yine en çok fotoğraflanan yerlerinden birisi. Denize doğru uzanmış bir kara parçasının ucunda küçük bir şapeldir. Görmek isterseniz Lagada’ya doğru giderken yaklaşık 14. Kilometredeki, Ag. Isodoras tabelasından sağa girerseniz ulaşıyorsunuz. Bunduğu yerdeki plaj da yüzmek için çok güzel.

SAKIZ ADASINDA KONAKLAMA

Ada bu kadar turistik olunca tabii ki seçenek çok fazla. Merkezde veya köylerde kalmak sizin tercihinize kalmış. Güney tarafı, gezilecek yerlere ve plajlara yakınlığı nedeniyle daha çok tercih edilebilir. Genelde konaklama yerlerinin tamamı aile işletmesi, pansiyon ya da apart şeklinde. Karfas bu tür işletmelerin en yoğun olduğu bölge. Biz hep booking.com’dan rezervasyon yapıp gittik ve hep memnun kaldık. Tesisin puanına, değerlendirmelerine ve kalmak istediğiniz bölgeye göre tercihinizi yapabilirsiniz. Tesis sahipleri; sizin memnun kalmanız için ellerinden geleni yapıyorlar, şüpheniz olmasın. Bizim kaldığımız ve tavsiye edebileceğim tesisleri ayrı bir yazıda ele aldık.

Booking.com

SAKIZ’DA DENİZE GİRİLEBİLECEK YERLER

Aslında her yerden girebilirsiniz. Adada yaklaşık 100’e yakın plaj var ve hepsi çok güzel. Bazılarında çevrede faydalanabileceğiniz tesisler varken, bazıları ise son derece bakir. Biz çoğunlukla sezon dışı gittiğimiz için çok fazla plaj tecrübemiz olmadı açıkçası. Önerebileceğimiz plajlar ise şunlar:

KARFAS

Adanın en popüler plajı diyebilirim. Kalmak için de burayı tercih edenler için oldukça kolay oluyor. Denizi kum ve çok dalgalı olmuyor. Özellikle çocuklu aileler için ideal. Şemsiye şezlong kiralamak zorunluluğu yok ve istediğiniz yerden denize girebilirsiniz. Sahildeki kafelerin şezlong ve şemsiyelerini kullanmak isterseniz de sadece yediğiniz içtiğinizin parasını ödüyorsunuz. Gece gündüz hareketli olan, akşam yemeği için de tercih edilebilecek Karfas sahili, bence kışın da çok güzel oluyor.

Karfas Plajı

LİTHİ

Adanın bir diğer kum plajı burası. Hem kum hem de sığ olmasıyla yine çocuklu aileler için çok uygun. Havlunuzu atın, istediğiniz yerden denize girin ve kimse size karışmıyor. Batı sahilindeki Lithi, merkeze yaklaşık 45 dakikalık bir mesafede ve epey dağ tepe aşarak gidiliyor. Haritada karşınıza çıkan yol alternatiflerinden, adanın ortasından geçeni tercih edin, kıyıdan giden yol hem çok yükseklere tırmanıyor hem çok virajlı. Bizi biraz tedirgin etmişti.

Lithi’de, sahil boyunda birçok taverna var. Gün batımında isterseniz kumsala masa kurup servis yapıyorlar. Biz yemek için Kyra Despoina’yı tercih ettik, çok da memnun kaldık. Bütün deniz ürünleri çok tazeydi. Gitmişken hem denize girip, hem de akşam yemeğinizi de yiyip öyle geri dönebilirsiniz.

Lithi

AGİA FOTEİNİ

Taşlık olan bu plajı, genelde adanın gençleri ve yerli turistler tercih ediyor. Deniz hemen derinleşiyor, suyu çok berrak ve serin. Yazın oldukça kalabalık olan bu plajın etrafında çok güzel kafeler, market ve konaklama tesisleri var.

Agia Foteini

MAVRA VOLİA

Volkanik bir patlama sonucu oluşmuş bu koyun özelliği tamamen volkanik siyah taşlardan meydana gelmesidir. Her yer simsiyah taşlarla kaplı. Alışık olduğumuz plaj görünümünden farklı olan Mavra Volia, bir doğa olayına tanıklık etmek açısından mutlaka görülmeli. Su inanılmaz berrak ama dibi çok karanlık ve deniz birden çok derinleşiyor, dikkatli olun. Sadece küçük bir kafe bulunan bu plaja hazırlıklı gitmenizde fayda var.  Plaja 5 dakika mesafedeki Emporios ise küçük bir balıkçı köyü. Sahildeki iki üç tavernası ve pansiyonlarıyla çok sevimli, bir kahve molasını hak eden bir yer.

Mavro Volia Plajı
Mavra Volia Plajı
Emporios Köyü

SAKIZ ADASI ÖZEL GÜNLERİ, FESTİVALLERİ VE KUTLAMALARI

Bu başlığı ayrı bir yazımızda anlattık. Aşağıdaki başlığa tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir