Başlıklar
Yazan: Cem Sert/
Madrid videomuzu izlemeyi ve kanala abone olmayı unutmayın
Barselona’dan gidiş dönüş 16€’ya yüksek hızlı tren bileti bulunca İspanya seyahatimin bir kısmını Madrid’e ayırmaya karar verdim. Madrid, İspanya’nın başkenti olduğundan diğer yerlere kıyasla daha kalabalık bir şehir. Çok sayıda gezilecek yer ve müzeye ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Madrid’de olduğum tarihlerde Atletico Madrid – Manchester United Şampiyonlar Ligi maçı olduğundan, bu şehrin kalbinin futbolla attığına da şahit oldum. Şimdi Madrid’te gezmeniz gereken yerlere ve şehir hakkındaki bilgilere geçelim.
Madrid Gezilecek Yerler
Plaza Mayor
Plaza Mayor, Madrid’deki en güzel meydan desek yanlış olmaz. Mimarisi, meydanda bulunan kafeler ve restoranlarla keyifli zaman geçirilecek yerlerden biri. Plaza Mayor’un yapılması fikri ilk olarak İspanya Kralı II. Felipe döneminde ortaya çıkmış. Plaza Mayor’dan önce burada bulunan, son derece kaotik ve kalabalık şehrin eski meydanı Plaza del Arrabal’ın yeniden tasarlanması istenmiş. Ancak projenin inşaatı 1617 yılında İspanya Kralı III. Felipe döneminde başlamış. Projeyi Mimar Juan Gomez de Mora hayata geçirmiş ve meydandaki revaklar Mora tarafından tasarlanmış.
Plaza Mayor tarih boyunca çok sayıda ağır yangın geçirmiş. 1790’daki yangından sonra da büyük ölçüde bugünkü görünümüne kavuşmuş. Meydan’ın ortasında bulunan heykel ise III. Felipe’ye ait.
Puerta del Sol
Madrid’in merkezi diyebileceğimiz, anlamı güneş kapısı olan Puerta del Sol; Plaza Mayor’a yürüyerek beş dakikalık mesafede bulunuyor. Çevresinde çok sayıda mağaza, restoran ve bar bulunmakta. Puerta del Sol’daki en önemli şey ise Madrid’in simgesi olan ağaçtan meyve koparan ayı heykeli. Şehrin çoğu yerinde bu simgeyi görmek mümkün. Ayrıca meydanda Kral III. Charles’ın heykeli de bulunuyor.
Parque de El Retiro (Retiro Parkı)
Madrid’de kesinlikle gitmeniz gereken yerlerden biri de Retiro Parkı. Madridlilerin keyifli zaman geçirdikleri bu park, şehrin nefes alma noktası. Parktaki gölde kano kiralayıp kürek çekebilir ya da deniz bisikletiyle küçük bir gezinti yapabilirsiniz. Geçmişi 17. yüzyıla kadar dayanan Retiro Parkı, 20. yüzyılda Kral XII. Alfonso halka açana kadar sadece kraliyet ailesinin kullanımındaymış. Retiro’da görmeniz gereken bir yer de hemen aşağıda bahsettiğim Palacio de Cristal.
Palacio de Cristal
Retiro Parkı içinde bulunan Palacio de Cristal, İngiltere’deki Kristal Saray’dan esinlenilerek yapılmış. İçeriye giriş ücretsiz ve içeride Reina Sofia Müzesi’nin düzenlediği sergiler oluyor.
Madrid Kraliyet Sarayı (Palacio Real)
18. yüzyılda Kral V. Felipe’nin isteği üzerine neoklasik mimariyle yapılmış, 3000 odası bulunan Madrid Kraliyet Sarayı; Madrid’in en önemli yapılarından biri. İspanya Kraliyet Ailesi’nin Madrid’deki ikametgahı olsa da sadece devlet törenleri için kullanılıyor. Kral ve ailesi daha mütevazı olan Madrid dışındaki Zarzuela Sarayı’nda oturmayı tercih ediyor.
Sarayın içi bir devlet töreni olmadığı sürece ziyarete açık. Taht odası, yemek odası gibi bölümleri gezmenin dışında Goya, Rubens, Velazquez, El Greco gibi ressamların tablolarını duvarlarda görebilirsiniz. Saraya giriş ise 16€. Buraya tıklayarak biletinizi alabilir, ayrıca rehberli turlara bakıp onlara da katılabilirsiniz.
Aşağıdaki kısımdan Madrid Kraliyet Sarayı‘na giriş biletinizi alabilirsiniz
Almudena Katedrali (Catedral de la Almudena)
1883 yılında yapımına başlanan Almudena Katedrali, Madrid Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında bulunuyor. Özellikle İspanya İç Savaşı sebebiyle yapımı çok uzun sürmüş ve açılışı 1990 yılında yapılmış. Neo-gotik tarzdaki Almudena Katedrali, Avrupa’daki diğer katedrallere göre oldukça modern bir görünüme sahip. Gece ışıklandırmasıyla da ayrı bir güzelliğe bürünüyor. İçeriye giriş ücretsiz ancak müze kısmına ve kulelere çıkış ücretli. Müzeye giriş ise 6€.
Debod Tapınağı
Debod Tapınağı, Almudena Katedrali ve Madrid Kraliyet Sarayı’na yürüme mesafesinde bulunuyor. Tapınak ilk olarak Mısır’ın güneyindeki Aswan kentinin 15 km dışında inşa edildi. İlk yerindeki inşası, milattan önce ikinci yüzyılın başlarında, Meroe kralı Adikhalamani döneminde başladı. Tanrı Amun’a adanmış olan küçük ve tek odalı bir şapel olarak tasarlanmış. 1960 yılında Aswan’ın yeniden yapılanması sırasında anıtlar ve arkeolojik alanlar büyük zarar görmeye başlayınca, UNESCO uluslararası bir çağrı yaparak ülkeleri bu tarihi efsaneyi korumaya çağırdı. Bu çağrıya cevap İspanya’dan geldi. Mısır hükûmeti Abu Simbel Tapınakları’nı koruması karşılığında Debod Tapınağını 1968’te İspanya’ya bağışladı ve 1972’de Madrid’deki inşası tamamlanıp halka açıldı. İçeride duvar kabartmaları, hiyeroglifler ve Mısır’dan getirilen diğer önemli eşyalar bulunuyor. İçeriye giriş ücretsiz ancak önünde uzun sıralar oluyor. Yazının başındaki YouTube videomdan içeriye girişimizi izleyebilirsiniz.
Plaza De Espana
Kraliyet Sarayı ve Almudena Katedrali’nden Debod Tapınağı’na yürürseniz Plaza De Espana’dan geçeceksiniz. Gran Via ve Princesa caddelerinin kesiştiği noktada bulunan Plaza de Espana’nın en dikkat çeken özelliği, meydandaki Cervantes anıtı. İspanyol yazar Cervantes’in anıtının yanında ise ünlü eserinden Don Kişot ve Sancho Panza’nın heykelleri bulunuyor. Meydanın arkasında ise Madrid’in en yüksek binalarından olan Torre Madrid ve Edificio Espana bulunuyor.
Gran Via
Gran Via, Madrid’in en hareketli caddesi. 1300 metre uzunluğundaki cadde boyunca kafeler, restoranlar ve alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar bulunuyor. Özellikle mimari açıdan da Madrid’in en güzel binalarının çoğu burada bulunmakta. Metropolis binası ise buradaki en çok fotoğrafı çekilen yer. Üzerindeki Zafer Tanrıçası Nike heykeliyle caddedeki en dikkat çeken yapı desek yanlış olmaz. Ayrıca Gran Via, Madrid gece hayatının en hareketli noktalarından biri.
Mercado de San Miguel
Mercado de San Miguel, Plaza Mayor’un hemen yanında bulunan Madrid’in yemek yiyebileceğiniz pazar yeri. Özellikle İspanya ve Portekiz’de, Mercado ya da Mercat olarak adlandırılan bu pazar yerleri; yemek ve ürün çeşitliliği açısından muhteşem yerler. Barselona Gezi Rehberi yazımda bahsettiğim Mercat de la Boqueria’ya kıyasla küçük olduğunu not düşeyim. İçeride yemek yemenin dışında et, sebze, meyve ve içki alışveriş yapabileceğiniz yerler var. 1920 yılında toptan gıda satışı için hizmete başlayan Mercado de San Miguel, Madridlilerin keyifli zaman geçirdikleri yerlerin başında geliyor.
Puerta de Alcala
Aşağıda bahsedeceğim Kibele Meydanı ve yukarıda bahsettiğim Retiro Parkı’nın arasında bulunan Puerta de Alcala, eski dönemlerde Madrid’e girişi sağlayan beş kraliyet kapısından biri. Neoklasik mimariye sahip olan yapı, Mimar Francesco Sabatini tarafından Kral 3. Carlos’un emriyle yapılmış. Yaklaşık 30 metre yüksekliğe sahip olup 1769-1778 yılları arasında inşa edilmiş.
Plaza de Cibeles
Türkçe adıyla Kibele Meydanı, ismini Madrid’teki en etkileyici yapılardan biri olan Kibele Sarayı’ndan alıyor. Saray, günümüzde Madrid Belediye Meclisi’ne ev sahipliği yapıyor. Burası günün neredeyse her saati yoğun araç trafiğiyle Madrid’in en hareketli noktalarından biri. Meydanın ortasında ise aslanların sürdüğü arabada oturan Yunan Tanrıçası Kibele’nin tasvir edildiği çeşme bulunuyor. Ayrıca burası Real Madrid taraftarlarının kutlama noktası.
Kraliçe Sofya Ulusal Sanat Müzesi (Reina Sofia Müzesi)
Reina Sofia Müzesi, Madrid’de zamanınız varsa kesinlikle görmeniz gereken bir müze. İçeride Salvador Dali’den Pablo Picasso’ya birçok ressamın ve sanatçının eserleri var. Dört kattan oluşan müzeyi gezerken nerede olduğunuzu kaybediyorsunuz. İçeride gördüğüm ünlü eserleri, yazının başındaki YouTube videomdan izleyebilirsiniz.
Şimdi gelelim müzenin giriş ücretine. Normalde müzeye giriş ücreti 12€ ve buraya tıklayarak hızlı giriş yapabileceğiniz biletinizi alabilirsiniz. Müzenin önündeki uzun kuyruğu, videomu izlediyseniz görmüşsünüzdür. O yüzden bileti internetten almanızı öneririm. Ancak videoyu izlediyseniz bizim ücretsiz girdiğimizi de görmüşsünüzdür. Evet içerisinde bu kadar önemli eseri barındıran Reina Sofia Müzesi’ne ücretsiz girebilirsiniz. Hem de yaş sınırlaması olmadan. Buraya tıklayarak ücretsiz ziyaret biletinizi alabilirsiniz. Ancak dikkat etmeniz gereken bazı konular var. Öncelikle ücretsiz biletinizi kesinlikle 3-4 gün önceden alın. Ücretsiz giriş saatleri ise 19.00-21.00 arası ve bu müzeyi iki saate bitirmenize imkan yok. Biz sadece 2. katı ve koştura koştura 4. katı gezebildik. Müzeyi sindire sindire gezmek istiyorsanız, ücretini ödeyip bilet almanızı öneririm. Ayrıca internetten ücretsiz bilet alanların sırası ve orada ücretsiz bilet alanların sırası farklı. Müze girişinde bilet almak için olan sıra çok uzun, yanlışlıkla o sırada beklemeyin.
Aşağıdaki kısma tıklayarak Reina Sofia Müzesi‘ne giriş biletinizi alabilirsiniz
Prado Müzesi
Prado Müzesi de Madrid’teki önemli müzelerden bir diğeri. Buraya da gitmek istiyordum ancak ücretsiz bilet sisteminde bir sıkıntı olduğundan bilet çıkaramadım. Ayrıca müzeyi gezecek zamanım da yoktu. Prado Müzesi, İspanya Kraliyet Koleksiyonu’na ev sahipliği yapıyor. Reina Sofia Müzesi’nden farklı olarak sadece İspanyol sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapmıyor. İçeride Rembrandt, Goya, El Greco ve Velazquez gibi ünlü sanatçıların eserleri bulunuyor. Prado Müzesi’nin giriş ücreti 19.5€. Buraya tıklayarak biletinizi alabilirsiniz. Ücretsiz giriş saatleri pazartesiden cumartesiye 18.00-20.00, pazarları ve resmi tatillerde 17.00-19.00 arası olsa da Reina Sofia Müzesi gibi biletleme yapabileceğiniz bir sayfa şu an için bulunmamakta. Büyük ihtimalle YouTube videomda gösterdiğim Reina Sofia Müzesi’nin girişindeki gibi bir sıra bekleyip ücretsiz giriş biletinizi almalısınız.
Aşağıdaki kısma tıklayarak Prado Müzesi‘ne giriş biletinizi alabilirsiniz
Atocha Tren İstasyonu
Benim gibi Barselona’dan yüksek hızlı trenle Madrid’e gelirseniz ineceğiniz durak olan Atocha İstasyonu, istasyondan çok bir botanik bahçesi gibi. Bu sebeple tren kullanmayacak olsanız bile Reina Sofia Müzesi’ne gitmişken hemen yolun karşısındaki Atocha İstasyonu’nu ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Atocha İstasyonu sabahlamaya uygun. Sabah erken saatlerde treniniz varsa geceyi burada geçirebilirsiniz.
Santiago Bernabeu Stadyumu
Madrid, kalbi futbolla atan bir şehir. Yazının başındaki Madrid videomu izlediyseniz bunu rahatça anlayabilirsiniz. Futbol tarihinin en başarılı takımlarından Real Madrid’in stadı Santiago Bernabue, futbolseverlerin uğramadan Madrid’den dönmemesi gereken bir yer. Eminim özellikle benim yaşlarımdakiler, FIFA ve PES’te bu statta bolca maç yapmış, Ronaldo’yla goller atmıştır. 1947’de açılan, 80.000 kişi kapasiteli stadın soyunma odaları, tribünleri, Real Madrid’in kazandığı kupaların sergilendiği kısmı gibi birçok yeri gezebilirsiniz. Buraya tıklayarak giriş bileti ya da tur satın alabilirsiniz.
Aşağıdaki kısma tıklayarak Santiago Bernabeu Stadı turlarına bakabilirsiniz
Madrid’te Konaklama
Madrid, uygun fiyatlı konaklama bulma konusunda beni zorlamayan bir şehir oldu. Tabii bunun sebebi şubat ayında gitmem de olabilir. Ben 2 günlük seyahatimde Hostal Graciela’da kaldım. Buraya tıklayarak otelin booking sayfasına ulaşıp rezervasyon yapabilirsiniz. Lüks aramıyor ve merkezde uyguna kalayım diyorsanız size önerebileceğim bir otel. İki kişilik odaya gecelik 35€ ödedik ve merkezde olduğundan hiç toplu taşıma kullanmadan tüm şehri gezebildik. Temizlik ve ısınma açısından da memnun kaldık ancak yataklar ve mobilyaların eski olduğunu not düşeyim. Booking sayfasından ve YouTube videomdan otele bakabilirsiniz.
Madrid’de bütçenize uygun bir yer bulursanız kesinlikle Plaza Mayor ve Puerta Del Sol çevresinde kalmanızı öneririm. Gezilecek yerler birbirine yakın olduğundan toplu taşımaya para vermeden şehri gezebilirsiniz. Ancak bizim günde yaklaşık 20 km yürüdüğümüzü de not düşeyim.
Aşağıdaki harita ile booking.com üzerinden otel bakıp rezervasyon yapabilirsiniz
Madrid Kaç Günde Gezilir
Bu sorunun cevabı müzelerde ne kadar zaman geçireceğinize göre ve toplu taşıma kullanmanıza göre değişecektir. Ben Madrid’i iki tam günde, toplu taşıma kullanmadan, tamamen yürüyerek gezdim. Gezilecek yerler kısmında da okuduğunuz üzere Reina Sofia Müzesi’ni ücretsiz saatlerinde ziyaret ettim. Eğer müzelerde daha çok zaman geçirecekseniz üç gün ayırmanızı öneririm ancak iki gün de hızınıza göre yeterli olacaktır.
Madrid’e Ne Zaman / Hangi Mevsimde Gidilir
Bu soruya cevabım her zaman. İspanya, bir Akdeniz ülkesi olduğundan dört mevsim gezilebilecek bir ülke. Şubat ayında gitmeme rağmen tişörtle gezdiğim zamanlar oldu ve hava çok güzeldi. Ancak yazın öğlen saatlerinde gezmenin zor olabileceğini de not düşeyim. Barselona’dan Madrid’e geçtiğimizde Madrid’in karasallığı sebebiyle havanın daha sıcak hissedildiğini kolayca fark ettik. Ondan yazın Madrid’i gezmenin biraz zor olabileceğini düşünüyorum.
Madrid Güvenli mi
Aslında bu konu hakkında Barselona yazımda bahsettiklerimden çok farklı yazabileceğim bir şey yok. Madrid’de kendimi güvende hissetmediğim bir an olmadı ancak İspanya, genel olarak hırsızlık konusunda diğer Avrupa ülkelerine kıyasla bir tık daha fazla dikkatli olmanız gereken bir ülke. Bu sebeple Madrid’de gezerken biraz daha dikkatli olmanızı öneririm. Telefonunuzu masaya koymayın, çantanızı görmediğiniz bir yere asmayın ki kötü bir anıyla Madrid’den dönmeyin.
Madrid Yemek ve Restoran Önerileri
Bu konuyu ayrı bir başlıkta ele aldım. Aşağıdaki yeşil başlığa tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Aşağıdaki kısımlardan Madrid’de yapabileceğiniz diğer etkinliklere bakabilirsiniz