Başlıklar
Yazan: Arzu SERT/
YouTube videomuzu izlemeyi ve kanala abone olmayı unutmayın
Prag seyahati mi planlıyorsunuz? Harika bir tercih! İki kez ziyaret ettiğim ve her seferinde Orta Çağ ruhunu hissettiğim bu şehir, adeta tarih kitaplarından fırlamış gibi. Taş sokakları, ihtişamlı köprüleri ve gotik mimarisiyle Prag; ilk adımınızı attığınız anda sizi büyülüyor. ‘’Altın Şehir’’ olarak anılan bu güzel başkent, romantizmden, kültürel keşiflere kadar herkese hitap ediyor.
Dünyada en çok ziyaret edilen şehirler arasında 6. sırada yer alan Prag, 2-3 günlük kısa seyahatler için ideal. Prag’ın hakkını vermek için yapılacak en güzel şey ise yürümek. Görülecek yerlerin çoğu birbirine yürüme mesafesinde olduğu için şehri gezmek daha keyifli bir hal alıyor.
Vltava Nehri’nin ikiye ayırdığı Prag’ın gezilecek yerleri; nehrin doğu tarafında Stare Mesto (Eski Şehir) ve Vaclav, batı tarafında ise Mala Strana (Küçük Şehir) ve Kale Bölgesi. Gezi rotanızda gezeceğiniz yerleri bölgelere göre planlarsanız zaman kaybetmeden ve yorulmadan rahat rahat her yeri görebilirsiniz.
Prag'a Nasıl Gidilir?
Türkiye’den Prag’a (Václav Havel Havalimanı) aktarmasız olarak İstanbul, İzmir ve Antalya’dan uçuşlar var. THY, Sunexpress ve Pegasus ile uçabilirsiniz. Biz Prag’a iki seferinde de Viyana’dan trenle gittik. Kampanya zamanı Viyana’ya uygun bilet bulursanız, trenle Prag’a gitmek oldukça ekonomik oluyor. Bu seyahatimizin ayrıntılarını yazının başındaki Youtube videomuzdan izleyebilirsiniz.
Prag Havalimanı - Şehir Merkezi Arası Ulaşım
Bu konuyu ayrı bir yazıda anlattım. Aşağıdaki başlığa tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Prag'da Gezilecek Yerler
Prag’ın Stare Mesto olarak anılan ünlü eski şehir bölgesi hemen hemen tüm tarihi ve ikonik yapıların bulunduğu yer. Tabii haliyle günün her saatinde en fazla turist kalabalığı da bu bölgede oluyor. Charles Köprüsü’nden geçince eski şehrin tam karşısı ise Mala Strana bölgesi. Burası daha sakin oluyor. Stare Mesto bölgesinin hatta Prag’ın tam merkezi ve en turistik noktası ise Staromestske Namesti, yani Eski Şehir Meydanı.
Eski Şehir Meydanı (Staromestske Namesti)
Eski Şehir Meydanı, Prag’ın kalbidir diyebiliriz. Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürürken büyük ihtimalle varacağınız nokta da burası. Tarihi geçmişi 12. yüzyıla kadar dayanan bu meydan, ilk başta pazar yeriymiş. Belediye binası yapılınca kentin en önemli alanı haline gelmiş ve bütün kutlamalar, törenler, gösteriler ve festivaller burada yapılmaya başlamış. Orta Çağ Avrupa’sının en tarihi ve en güzel meydanlarından biri olan Staromestske Namesti hala Prag’ın en önemli cazibe merkezi olma özelliğini koruyor.
Meydanı çevreleyen birbirinden güzel barok binaların yanı sıra ünlü Astronomik Saat, Tyn Kilisesi, St Nicholas Kilisesi ve Eski Belediye Binası da burada bulunuyor. Buraya geldiğinizde yan yana dizilmiş kafelerde bir şeyler içip, tarihi atmosferin ve mimari güzelliğin keyfini çıkarmanızı öneririm. Şehri keşfetmeye başlamak için de harika bir nokta. Eski Şehir Meydanı, sadece tarihi ve mimari zenginlikleriyle değil aynı zamanda enerjisi ve atmosferiyle de büyüleyici bir yer. Size tavsiyem bu meydanın hem gecesini hem gündüzünü görün çünkü ikisi de ayrı güzellikte.
Eski Belediye Binası (Old Town Hall)
Bir cephesinde Astronomik Saat bulunan Belediye binası, Prag’ın en eski yapılarından biri. İsterseniz bilet alıp içini gezebiliyor ve kulesine çıkabiliyorsunuz. İçeride belediye odaları, şapel, mahzenler ve Astronomik Saat’te detaylıca anlattığım Havarilerin geçişini sağlayan mekanizmanın olduğu oda ziyarete açık. Eğer tam saat başında burada olursanız içeriden geçişi izleyebiliyorsunuz Özellikle Eski Kent Meydanı’nı yukarıdan görmek ve fotoğraflamak istiyorsanız kuleye çıkmalısınız. Noel zamanı ışıklandırılmış meydanı buradan görmek ve fotoğraflamak ayrı bir keyif. Her zaman önünde uzun bir sıra olan Belediye Binası’na sıra beklemeden giriş yapabileceğiniz bilet için buraya tıklayınız.
Astronomik Saat (Prague Orloj)
Prag’da Astronomik Saat şehrin en popüler cazibe merkezlerinden biri. Her saat başı Eski Belediye Binası’nın önü, çanların çalmasıyla başlayan gösteriyi izlemek için turist akınına uğruyor. Saat başı yaklaşırken burada inanılmaz bir kalabalık göreceksiniz. Herkes elinde kameralarıyla gösterinin başlamasını bekliyor olacak. Gösteri bitince de her seferinde büyük bir alkış tufanı kopuyor. Kimisi bunun sadece turistik bir şov olduğunu söylese de 600 yıllık bu eserin görülmeye değer olduğu düşüncesindeyim.
Orta Çağ Astronomik Saat’i, 1410 yılında saat ustası Hanus tarafından yapılmış. Dünyadaki en eski üç astronomik saatten biri ve hala çalışan tek saat. Söylentiye göre Hanus Usta, bu şaheser saatten bir tane daha yapmasın diye dönemin Bohemya Kralı Vaclav tarafından gözlerine mil çektirilerek kör edilmiş.
Saat üzerindeki figürlerin ve sembollerin anlamlarına gelecek olursak, bunlar zengin hikaye derinliği taşıyorlar. En üstteki horoz yaşamı temsil eder, gösteri onun ötmesiyle son buluyor. Horozun altındaki mavi vitray camlı pencereler gösteri sırasında açılıyor ve 12 havarinin geçişini görüyorsunuz. Saatteki ana figürler şunlar:
İskelet (Ölüm): Saatin sağ tarafında yer alan iskelet figürü, ölümü simgeler. Elinde bir kum saati tutar ve bu, insanlara zamanlarının akıp gittiğini hatırlatır. Saat başı geldiğinde iskelet, zamanın geldiğini işaret edercesine çanı çalar ve şov başlar. Bu sırada diğer üç figür de başlarını hayır anlamında sallamaya başlarlar.
Elinde Müzik Aleti Olan Figür: Türk olarak adlandırılan ve Osmanlı tarzı giysiler giymiş sarıklı bir adamı temsil eden bu figür; tembellik, zevk ve sefayı simgeler.
Para Kesesi Tutan Yahudi: Bir elinde para kesesi diğer elinde baston olan bu figür, açgözlülüğü ve dünyevi zenginliğin faniliğini sembolize eder. Prag halkı arasında bir Yahudi tüccarı temsil ettiği de söylenir.
Kibir: Saatin sol tarafında, elinde bir ayna tutan bir figür bulunur. Bu figür kibri simgeler. Kendini beğenmişliği ve insanların dış görünüşe verdiği önemi anlatır.
On iki Havari: Her saat başında İskeletin çanı çalmasıyla başlayan gösteride, açılan iki küçük pencere içinden On İki Havari geçer. Bu, Hristiyanlıkta önemli bir dini semboldür ve Havarilerin İsa’yı temsil ettiği düşünülür. Bu gösteri Havarilerin Yürüyüşü olarak adlandırılıyor. Havarilerin yürüyüşü bitince pencereler kapanır, horoz öter ve gösteri biter.
Astronomik Kadran: Çok karışık görünen bu kadran saatin en ikonik kısmıdır. Güneşin ve ayın gökyüzündeki konumlarını, Zodyak takım yıldızlarını, altın elin üzerinde olduğu Romen rakamı ile yerel saati ve Antik Bohemya’daki saati gösterir. Saatin merkezindeki mekanizma, güneşin ve ayın gökyüzündeki konumunu ve hareketlerini hassas bir şekilde simgeler. Merkezdeki mavi kısım gündüzü, siyah bölüm ise geceyi temsil eder. Zodyak halkası, ayın ve güneşin burçlar kuşağındaki konumlarını işaret eder.
Takvim Kadranı: Saati tamamlayan en alt bölümde, takvim kadranı bulunur. Bu kadran, ayın günlerini ve önemli dini günleri gösterir. Yıl boyunca dönen bir disk ile zamanın geçişi izlenir. Çevresinde ayın günleri yer alırken, ortada Prag halkının mevsimsel ve tarımsal işlerini anlatan sanatsal bir tasarım yer alır.
Dum U Mınuty (Bir Dakika Evi)
Astronomik Saat’in karşısındayken sol tarafınızdaki bu tarihi bina, dışındaki süslemeleriyle dikkatinizi çekecektir. Eski Belediye Binası kompleksinin bir parçası olan bu bina, Çek Rönesans şehir evi mimarisinin tipik bir örneği. Sgraffito ile dekore edilmiş cephe; İncil, mitolojik kaynaklar ve çağdaş Rönesans efsanelerinden alınmış sahneleri tasvir ediyor. Franz Kafka ve ailesi 1889’dan 1896’ya kadar burada yaşamış.
TYN Kilisesi (Church of Our Lady before Týn)
Eski Şehir Meydanındaki en önemli yapılardan biri de gotik tarzdaki Tyn Kilisesi. Kilisenin iki büyük kulesi, Prag silüetinin en tanınan yapılarından biri ve iki kule birbirinden biraz farklı. Bu da onlara “Adem ve Havva” lakaplarını kazandırmış. 16. yüzyılda yapımı tamamlanan kilise 80 metrelik kuleleriyle meydandaki en etkileyici yapı. Çekya halkının büyük bölümü ateist olduğu için Kilise, akustiği ve içerideki tarihi org nedeniyle sıklıkla klasik müzik konserlerine de ev sahipliği yapıyor.
Prag Ulusal Galerisi (Palác Kinských)
TYN Kilisesi’nin hemen yanında yer alan bu yapı 18. yüzyılda Kinský ailesi için inşa edilmiş. Saray, Rokoko süslemeleri ve gösterişli cephesi ile dikkat çekiyor ve şehrin en önemli yapılarından biri.
Palác Kinských, Prag’ın kültürel ve siyasi tarihinde önemli bir rol oynamış. Saray, 19. yüzyılda ünlü Çek yazar Franz Kafka’nın eğitim aldığı bir okul olarak da biliniyor. Kafka’nın babası burada bir mağaza işletiyormuş, bu yüzden bina Kafka’nın hayatında önemli bir yere sahip. Günümüzde, saray Çek Ulusal Galerisi’nin (Národní galerie) bir parçası olarak kullanılıyor ve içinde çeşitli sergiler düzenleniyor. Ziyaretçiler, sarayın gösterişli iç mekânını ve burada düzenlenen sanat sergilerini gezebilirler.
Jan Hus Anıtı
Meydanın ortasında yer alan bu anıt, dini reformcu Jan Hus’u onurlandırmak için yapılmış. Hus’un yakılarak öldürülmesinden 500 yıl sonra 1915’te dikilen bu anıt, Prag tarihindeki önemli bir dönemi simgeliyor. Ortada dik duran Jan Hus’tur.
St. Nicholas Kilisesi (Kostel svatého Mikuláše)
Barok tarzında inşa edilmiş olan bu kilise, meydanın diğer dikkat çekici yapılarından biri. İç mekanı süsleyen freskler ve detaylı dekorasyonuyla, görkemli bir dini yapı. Bazen klasik müzik konserleri de olan bu kiliseye giriş ücretsiz. Eğer kulelerine çıkıp Prag manzarasını görmek isterseniz ise bilet almanız gerekiyor. Bileti buraya tıklayarak alabilirsiniz.
Eski Şehir Köprüsü Kulesi (Staromestska mostecka vez)
Eski şehri Prag Kalesi’ne bağlayan Charles Köprüsü’nün her iki ucunda birer kule bulunuyor ve bunlar hem şehrin hem de köprünün savunmasında önemli bir rol oynamışlar. Eski şehir tarafından, bu kulenin kemerinin altından geçerek köprüye ulaşıyorsunuz. Eski Şehir Köprüsü Kulesi’ne çıkabilirsiniz. Kuleye tırmandığınızda, Vltava Nehri, Charles Köprüsü, Eski Şehir ve Prag Kalesi’nin panoramik görüntüsünün harika fotoğraflarını yakalayabilirsiniz. Özellikle gün batımında manzara büyüleyici oluyor. Kuleye çıkmanızı ve bu görsel şöleni kaçırmamanızı öneriyorum. Köprünün her iki ucundaki tarihi kulelere çıkmak için kombine bileti buraya tıklayarak alabilirsiniz.
Charles Köprüsü
Prag’ın simgelerinden biri olan Charles Köprüsü, tarihi dokusuyla her yıl milyonlarca turisti kendine çeken bir yapı. 1357 yılında inşa edilmeye başlanan bu ikonik köprü, Orta Çağ’dan günümüze kadar Prag’ın kalbi olan Vltava Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlıyor. Yapımı 1402’de tamamlanan köprü, Kutsal Roma İmparatoru IV. Charles tarafından başlatılmış ve zamanla şehrin önemli ticaret yollarından biri haline gelmiş. 1841 yılına kadar eski şehri Prag kalesine bağlayan tek köprü imiş.
Köprünün üzerinde yer alan 30’dan fazla barok tarzı heykel, burayı bir açık hava müzesi haline getiriyor. En dikkat çeken heykellerden biri, Aziz John of Nepomuk’un heykelidir. Önündeki kalabalıktan hemen fark edeceksiniz. Efsaneye göre, heykelin altındaki bronz plakaya dokunmak size iyi şans getiriyor ve Prag’a tekrar geliyormuşsunuz. Biz dokunduk ve tekrar gittik.
Köprüdeki heykellerden Osmanlı figürü olan özellikle Türklerin çok ilgisini çekiyor. Heykelde zindana atılmış üç Hıristiyan, yukarıda iki tane aziz ve zindanın önünde belinde kılıcı olan sarıklı bir Osmanlı askeri tasvir edilmiş. Burada Hristiyanlara, bizi dinlemezseniz Osmanlı gelir sizi böyle zindana kapatır mesajı verildiği söyleniyor.
Köprünün genişliği ve üzerinde yer alan taş yol, özellikle gün doğumunda ve gün batımında muhteşem fotoğraflar çekmenizi sağlıyor. Charles Köprüsü, sadece turist kalabalığı ile değil aynı zamanda sokak sanatçıları, müzisyenler ve el sanatları satan tezgahlarla da canlı bir atmosfere sahip. Gündüz kalabalık olsa da sabahın erken saatlerinde ya da akşamları köprüyü keşfetmek için daha sakin anlar yakalayabilirsiniz. Prag Kalesi’ne doğru yürürken Vltava Nehri’nin manzarasını izlemek ise büyüleyici bir deneyim.
Charles Köprüsü, Prag gezisinin en unutulmaz anlarını yaşatacak duraklardan biri. Bu köprü, tarihin ve sanatın birleştiği eşsiz bir yer ve Prag’ı keşfetmenin en güzel yollarından biri burada yürümek.
Dans eden Ev (Tancici Dum)
Dans Eden Ev, Prag’ın tarihi yapıları arasında modern ve alışılmışın dışında bir mimari eser olarak oldukça dikkat çekiyor. Vltava Nehri kıyısında birçok tarihi yapının bulunduğu bir bölgede yer alması, onu şehirdeki diğer binalardan belirgin bir şekilde ayırıyor. Çek Mimar Vlado Milunić ve dünyaca ünlü Kanadalı Mimar Frank Gehry tarafından tasarlanmış ve yapının ilham kaynağı, ünlü dansçı çift Fred Astaire ve Ginger Rogers’ın dans figürlerindeki zarif hareketleridir. Bu yüzden bina, kıvrımlı ve hareketli formlarıyla dans eden bir çiftin görüntüsünü andırıyor.
Bina iki ana bölümden oluşuyor: “Fred” olarak adlandırılan kısmı daha sabit ve silindirik bir şekle sahipken, “Ginger” olarak adlandırılan kısmı daha kıvrımlı bir görünüme sahip. Cam cepheli bu kısım, dans eder gibi bükülen bir formda tasarlanmış.
İlk başta birçok eleştiriye maruz kalmasına rağmen, bina zamanla Prag’ın en ünlü yapılarından biri haline gelmiş ve şehri ziyaret edenler için popüler bir fotoğraf noktası olmuş.
Barut Kapısı (Prasna Brana)
Bu kule, şehrin en ikonik yapılarından biri ve Prag’ın Orta Çağ’dan kalan tarihine tanıklık ediyor. 1475 yılında inşa edilmeye başlanan Barut Kulesi, Prag’ın eski şehir kapılarından biriydi. Başlangıçta sadece bir şehir kapısı olarak inşa edilen kule, 17. yüzyılda barut deposu olarak kullanılmaya başlanmış ve bu nedenle Barut Kulesi adını almış. Aynı zamanda Eski Şehir Meydanı’ndan başlayıp Charles Köprüsü’ne kadar uzanan Kraliyet Yolu’nun başlangıç noktasını oluşturuyor. Bu yol, eski zamanlarda Çek krallarının taç giyme törenlerine giderken izlediği güzergâhmış. Kule yaklaşık 65 metre yüksekliğinde ve üst katına 186 basamaklı bir merdivenle çıkılabiliyor. Prag’ın panoramik manzarasını izlemek için en iyi noktalardan biri. Kuleye çıkış bileti almak için buraya tıklayın.
Prag Ulusal Müzesi (Narodni Muzeum)
Müzenin ana binası; Neo-Rönesans tarzında inşa edilmiş olup, Prag’ın simgelerinden biri haline gelmiştir. Václav (Wenceslas) Meydanı’nın üst kısmında bulunan bu bina, mimar Josef Schulz tarafından tasarlanmıştır ve 1891 yılında tamamlanmış. Bina, ihtişamlı dış cephesi ve geniş merdivenleriyle dikkat çekiyor.
Müzede; Doğa Bilimleri, Tarih ve Arkeoloji, Sanat ve Müzik olmak üzere dört ana koleksiyon bulunuyor. Ziyaretçiler sergilerin yanı sıra binanın içindeki fresklere de hayran kalıyorlar. Özellikle de müzenin kubbesi mükemmel bir Prag manzarası sunan seyir noktası.
Vaclav Meydanı (Václavské náměstí)
Burası şehrin en ünlü meydanlarından biri. Aslında bir bulvar şeklinde ve yaklaşık 750 metre uzunluğunda. Ulusal Müze’nin merdivenlerinden baktığınızda önünüzde uzanan o geniş bulvar Vaclav Meydanı’dır. Ulusal Müze’nin önündeki alanda, Çek milletinin koruyucusu olarak tasvir edilen Aziz Wenceslas’ın (Vaclav) at üzerindeki heykeli meydanın önemli simgelerinden biri.
Meydan, tarih boyunca birçok önemli siyasi ve toplumsal olaya sahne olmuş. Özellikle 1968’deki Prag Baharı ve 1989’daki Kadife Devrim sırasında, halk protestolarının merkezi olmuş. Bu meydan, Çek halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde önemli bir sembol hâline gelmiş.
Burası şehrin hem yerel halk hem de turistler için sosyal ve kültürel hayatının merkezlerinden biri. Bulvar üzerinde çok sayıda kafe ve alışveriş yapabileceğiniz mağazalar bulunuyor. Eski Şehir Meydanı’na (Staroměstské náměstí) oldukça yakın bir konumda ve gitmişken ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri.
Franz Kafka Heykeli (Rotating Head)
David Cerny‘nin bu etkileyici eseri, Prag’ın Quadrio alışveriş merkezi yakınında ve 42 katmandan oluşan metal bir heykel. Her katman, motorlu sistemlerle hareket edebiliyor ve dönen parçalardan oluşuyor. Böylece sürekli hareket halindeki Franz Kafka’nın yüzü ortaya çıkıyor ve yeniden dağılıyor. Heykelin dinamik yapısı, Franz Kafka’nın eserlerindeki karmaşıklığı ve değişkenliği simgeliyormuş. Vaclav Meydanı’na yakın konumdaysanız görülebilir.
Cafe Slavia
1884 yılında açılan bu kafe, Vltava Nehri kıyısında, Ulusal Tiyatro’nun hemen karşısında yer alıyor. Café Slavia, 20. yüzyıl boyunca Prag’ın sanatçı, entelektüel ve politik figürlerinin buluşma noktası olmuş. Kafe, 1989’daki Kadife Devrimi sırasında da devrimci hareketlerin ve politik tartışmaların gerçekleştiği bir buluşma noktasıymış.
Sürgün yıllarında bir dönem Prag’ta bulunan Nazım Hikmet de sık sık Cafe Slavia’ya uğrayıp, dostlarıyla buluşur veya şiirlerini yazarmış. Burada zaman geçirmiş ünlü sanatçı ve entellüktellerin anılarına saygı için resimleri Cafe Slavia’nın duvarlarını süslüyor. Kapıdan girince hemen sol tarafta ilk olarak büyük şair Nazım Hikmet’in bir fotoğrafını görmek büyük bir gurur.
Prag Ulusal Tiyatrosu (Národní Divadlo)
Cafe Slavia’nın tam karşı köşesindeki bu tarihi yapı, Prag Ulusal Opera ve Tiyatro Binası. Çek Cumhuriyeti’nin en önemli kültürel ve tarihi yapılarından biri. Vltava Nehri kıyısında yer alan bu ihtişamlı bina, Çek sanatının ve tiyatrosunun sembolü. 19. yüzyılda inşa edilen tiyatro, Çek halkı tarafından ulusal kimliğin ve kültürel bağımsızlığın bir simgesi olarak görülüyor.
Asılı Adam Heykeli
Asılı Adam heykeli, şehrin en ilginç sanat eserlerinden biri. Çek heykeltıraş David Cerny tarafından yapılmış ve ünlü psikolog Sigmund Freud’u sembolize ettiği söyleniyor. Eski Şehir bölgesindeki Husova Caddesi’nde, binaların arasındaki bir direkten sarkan bu adam heykeli, yere düşecekmiş gibi görünmesi nedeniyle özellikle ilk kez görenler arasında şaşkınlık yaratıyor. Sadece Prag’da değil dünyanın farklı şehirlerinde de sergilenmiş ve oldukça ünlü bir çağdaş sanat eseri olarak kabul ediliyor. Prag’da yürürken aniden yukarı baktığınızda böyle ilginç bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.
Bu arada size kısa da olsa David Cherny’den bahsetmek istiyorum çünkü bir yerlerde mutlaka absürd heykelleri karşınıza çıkacak. David Černý, Çek Cumhuriyeti’nin en ünlü çağdaş sanatçılarından biridir ve Prag şehrini sıra dışı heykelleriyle süslemiş. Yazıda olmayan heykellerinden bazıları ve bulundukları yerler şöyle;
Paris Caddesi
Eski Kent Meydanı’ndan Yahudi Mahallesi’ne giderken bu yolu tercih edebilirsiniz. Rue de Paris, Paris’i ve Fransız kültürünü çağrıştıran bir konsepte sahip, lüks markaların ve şık kafelerin olduğu bir cadde. Alışveriş yapmasanız bile yürümek için oldukça keyifli bir yer.
Yahudi Mahallesi (Josefov) ve Sinegoglar
Prag’ın Yahudi Mahallesi, Josefov olarak bilinir ve Avrupa’daki en iyi korunmuş Yahudi mahallelerinden biri. Ortaçağ’dan günümüze kadar gelen bu mahalle, Prag’ın merkezinde yer alıyor ve tarihi boyunca Yahudi kültürünün önemli bir merkezi olmuş.
Bugün Josefov, hem turistler için çekici bir destinasyon hem de Yahudi cemaatinin izlerini sürdüğü tarihi bir yerleşim. 20. yüzyılın başlarında birçok yapı yeniden restore edilmiş, bölge UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış.
Yahudi Mahallesi’nde pek çok tarihi ve kültürel öneme sahip yapı bulunuyor. Bunlardan Eski-Yeni Sinagog, Avrupa’nın en eski faal sinagogudur ve 13. yüzyılda inşa edilmiş. Bu sinagog Yahudi cemaatinin ruhani merkezi olarak hizmet etmiştir. Sinagogun, meleklerin Kudüs’ten getirdikleri kutsal toprakla inşa edildiğine inanılıyormuş.
Eski Yahudi Mezarlığı ise 15. yüzyıldan kalma, Avrupa’nın en eski Yahudi mezarlıklarından biri. Yer darlığı nedeniyle mezar taşları üst üste dizilmiş ve yaklaşık 12.000 mezar taşı burada bulunduğu söyleniyor. Yahudi Mahallesi, tarihi dokusu ve kültürel zenginliği ile ziyaretçilere Yahudi tarihinin derin izlerini sunan bir yer.
Küçük Şehir Köprü Kulesi (Malostranská mostecká věž)
Charles Köprüsü’nün Malá Strana (Küçük Şehir) tarafındaki kuledir. Bu kulenin kemerlerinin altından Mala Strana bölgesine geçiliyor. Kulenin mimarisi, gotik detayları ve heykelleri ile oldukça etkileyici. Küçük Şehir Köprü Kulesi’ne çıkıldığında, Prag’ın panoramik manzarasını görmek mümkün. Özellikle Karl Köprüsü ve Vltava Nehri’nin manzarası, kuleye çıkan ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim.
Mostecka ve Nerudova Caddeleri
Charles Köprüsü’nden karşıya yürüdüğünüzde Küçük Şehir Köprü Kulesi’nin kemerlerinin altından geçince Mostecka caddesine çıkıyorsunuz. Prag Kalesi’ne giderken biz bu yolu kullandık. Bu cadde her zaman çok hareketli. Bence yürümesi de çok keyifli ve şehrin en popüler bölgelerinden biri. Caddenin her iki tarafında küçük hediyelik eşya dükkanları, restoranlar ve kafeler var. Cıvıl cıvıl rengarenk bir yol.
Kaleye doğru yürüyünce Nerudova Caddesi’ne bağlanıyorsunuz.
Buradan devam edince yokuş tırmanmanız ve merdivenlerden çıkmanız gereken Nerudova caddesine çıkıyorsunuz. Sokağın tarihi atmosferi ve evlerin mimarisi o kadar güzel ki inanın değer. Şehirdeki en eski ve en güzel caddelerden biri.
Nerudova Caddesi, Prag Kalesi’ne giden ana yollardan biri olduğundan, ziyaretçileri kale yolculuğunun bir parçası olarak büyüleyici bir atmosfere sokuyor. Ayrıca caddede birçok küçük butik, sanat galerisi ve hediyelik eşya dükkanı var. Zanaatkârların el yapımı ürünlerini ve Çek kristalinin özel örneklerini burada bulabilirsiniz.
Franz Kafka Müzesi
Charles Köprüsü’nden Mala Strana Bölgesine geçince sağ tarafa doğru yönelirseniz tabelalar yardımıyla 5-10 dakika içinde kolaylıkla müzeye ulaşabilirsiniz.
Modern edebiyatın en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilen ve eserlerinde genellikle yabancılaşma, bürokrasi, paranoya ve kimlik temalarını işleyen Kafka’nın hayatına ve eserlerine adanmış bir müze. İçeride el yazmaları, mektupları, günlükleri ve çeşitli kişisel eşyalarını görebilirsiniz. Edebiyatseverler ve Franz Kafka’yı daha yakından tanımak isteyenler için eşsiz bir deneyim.
Müzenin bahçesindeki yine David Cherny’nin İşeyen Adamlar Heykeli ise herhalde müzeden daha çok ilgi çekiyor. Adamların karşılıklı işeyerek doldurdukları havuz ise Prag haritası şeklinde.
Lennon Duvarı
Lennon Duvarı, Prag’da John Lennon’ın adını taşıyan ikonik bir duvar. John Lenon ve Beatles üyelerinden hiçbiri Prag’a gelmemiş olsa da 1980’lerin başında (Lennon’ın ölümünden sonra) bu duvar, sanatçılar ve aktivistler için bir sembol haline gelmiş. Başlangıçta John Lennon’a ithafen resimler ve şarkı sözleri ile donatılmaya başlanmış. Ancak zamanla, özellikle komünist dönemde baskılara karşı gençlerin protestolarını ifade ettiği bir alan haline gelmiş.
Bugün, Lennon Duvarı sanatçılar, turistler ve yerel halk tarafından ziyaret edilen popüler bir simge halinde. Duvar, sürekli olarak yenileniyor, grafiti ve sanatsal çalışmalarla dolup taşıyor. Her ne kadar başlangıçta sadece John Lennon’a ait görseller ve sözler olsa da duvar artık özgürlük, sevgi ve barış gibi daha geniş temalarla ilişkilendiriliyor.
Prag’ın En Dar Sokağı
Prag’ın en dar sokağı “Vinarna Certovka”, aslında bir sokaktan çok bir yaya geçidi. Yaklaşık 50 cm genişliğindeki bu sokaktan iki kişi yan yana geçemeyeceği için yolun iki tarafına trafik lambaları yerleştirilmiş. Bulunduğunuz taraftaki ışık yeşil yanınca sokağa girebiliyorsunuz. Bu sokak, şehrin turistik cazibelerinden biri haline gelmiş ve özellikle fotoğraf çektirmek için gelen çok fazla turist görüyorsunuz.
Prag Kalesi
Dünyanın en büyük antik kalesi olarak kabul edilen bu tarihi yapı, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Charles Köprüsünden geçtikten sonra yürüyerek yaklaşık 15-20 dakikada ulaşabilirsiniz. Prag Kalesi, sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda Çek kültürünün bir sembolü. Bohemya kralları burada taç giymiş, imparatorlar burada hüküm sürmüştür. Ayrıca kalenin içerisindeki birçok müze ve galeride, Çek Cumhuriyeti’nin kültürel ve sanatsal zenginlikleri sergileniyor. Günümüzde ise Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın resmi konutudur.
Prag Kalesi sadece bir kale değil aslında bir kompleks. İçine Kraliyet Sarayı, Kraliyet Bahçesi, Aziz Vitus Katedrali, Lobkowicz Sarayı, Aziz George Bazilikası, Resim Galerisi ve Altın Yol bulunuyor. Hepsini gezmek isterseniz bilet almanız gerekiyor. Gişede her zaman uzun bir sıra oluyor, biletinizi önceden online almanızı tavsiye ederim. Bilet almak için buraya tıklayın.
Aziz Vitus Katedrali: Prag Kalesi kompleksi içindeki bu katedralin bir kısmını ücretsiz gezebiliyorsunuz. Bohemya krallarının taç giydiği bu katedralin İç mimarisi ve özellikle vitrayları görülmeye değer. Katedral, Gotik mimarinin bir başyapıtı olarak kabul ediliyor ve Çek Krallığı’nın tarihsel ve dini sembollerinden biri.
Altın Yol: Efsaneye göre bu sokak adını 16. yüzyılda burada yaşayan simyagerlerden almış. Simyagerler altın yapmaya ve ölümsüzlüğü bulmaya çalışırlarmış.
Altın Yol’daki küçük, renkli evler çok iyi korunmuş olup turistlerin ilgi odağıdır. Franz Kafka da 1916-1917 yılları arasında kısa bir süre için burada yaşamış ve yazı çalışmalarını sürdürmüş. Bugün bu sokak boyunca hediyelik eşya dükkanları ve küçük müzeler bulunuyor.
Komünizm Kurbanları Anıtı
Bu anıt Petrin Tepesi’nin hemen yakınında, Vitezna Köprüsü’nün tam karşısındaki merdivenlerde bulunuyor. Anıtta, aşağıdan yukarıya doğru ilerleyen ve giderek parçalanan, insan figürlerini betimleyen heykeller var. Bu figürler, komünist baskı altında parçalanan bireyleri ve toplumları simgeliyor. Heykeller, bireylerin fiziksel ve ruhsal olarak yok oluşunu ve rejim döneminde halkın maruz kaldığı acıları sembolize ediyor.
Anıtın hemen yanında, komünist rejimin mağdurlarını anmak için bir bronz plaka var. Bu plakada rejim sırasında kaç kişinin öldüğü, hapsedildiği, sürgün edildiği ve gözetim altında tutulduğu hakkında bilgiler yazıyor. Bu anıt, komünist yönetim altında yaşamını yitirenlerin ve baskı görenlerin hatırlanması açısından önemli bir simge ve Prag’a gelen ziyaretçilerin mutlaka uğradığı yerlerden biri. Aynı zamanda, tarihle yüzleşme ve totaliter rejimlerin yol açtığı zararları hatırlatma amacı taşıyor.
Petrin Tepesi
Vltava Nehri’nin batı kıyısında bulunan bu tepe, özellikle doğal güzellikleri ve manzaraları ile ünlü. Tepeden Prag’ın tarihi merkezi, Prag Kalesi ve Charles Köprüsü gibi pek çok turistik noktayı panoramik olarak görebiliyorsunuz. Tepe’nin en dikkat çeken yapısı Petrin Gözlem Kulesi. 1891’de Paris’teki Eiffel Kulesi’nden esinlenerek inşa edilmiş ve yaklaşık 63 metre yüksekliğinde minyatür bir Eyfel Kulesi diyebiliriz.
Tepe geniş park alanları ve yürüyüş yollarıyla dolu. Bu da Petrin Tepesi’ni yerli halk ve turistler için popüler bir yürüyüş ve piknik noktası haline getirmiş. Tepeye fünikülerle çıkabiliyorsunuz. Finükülerle çıkmak için Prag’da Újezd durağına gitmeniz gerekiyor. Finüküler hattı, Mala Strana bölgesindeki Újezd’den başlayıp, tepeye doğru çıkıyor. Yolculuk sırasında çok güzel şehir manzaraları görüyorsunuz. Füniküler tepeye çıkarken arada tek bir durakta duruyor. Biz dönüşte orada inip güzel bir kahve molası verdik.
Prag'ta Tekne Turu
Prag’da Vltava Nehri’nde yapacağınız bir tekne turu, şehri farklı bir perspektiften keşfetmek için mükemmel bir fırsat. Bu turda; Charles Köprüsü, Prag Kalesi ve Eski Şehir Meydanı gibi ikonik yapıları su üzerinden izleyerek şehrin tarihi ve mimari güzelliklerini keşfetme şansınız oluyor. Şehrin mistik atmosferine nehirden tanıklık etmek, Prag gezinizde unutulmaz bir deneyim sunuyor. Rehberli turlarla şehrin tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinirken, gün batımı, yemekli veya kısa turlar arasından dilediğinizi seçebilirsiniz. Özellikle gece turu, Prag’ın ışıklandırılmış büyüleyici manzarasını izlemek için harika bir tercih. Aşağıdaki farklı turları inceleyip, bütçenize ve programınıza uygun olanı güvenle tercih edebilirsiniz.
Prag'tan Günübirlik Turlar
Prag ziyaretinizde zamanınız varsa başka şehirlere de günübirlik gidebilirsiniz. Bunlardan en popüler olanlar Cesky Krumlov ve Karlovy Vary.
Cesky Krumlov: Prag’dan 2-3 saat uzaklıkta bulunan bu kasaba, Orta Çağ’dan kalma mimarisi ve şatosu ile ünlü. Vltava Nehri’nin kıyısındaki bu kasaba, tarihi sokakları ve manzarası ile küçük Prag olarak anılıyor.
Karlovy Vary: Prag’dan yaklaşık 2 saat uzaklıkta yer alan Karlovy Vary; kaplıcaları, şifalı suları ve görkemli tarihi binalarıyla ünlü bir tatil kasabası. Tarih boyunca aristokratlar ve ünlüler için popüler bir sağlık ve dinlenme merkezi olmuş. Atatürk de bir dönem tedavi için burada bulunmuş. Şehrin tarihi sokaklarında yürüyebilir, şifalı suların tadına bakabilir ve Kristal cam fabrikasını ziyaret edebilirsiniz. Prag’ın turist kalabalığından sonra daha sakin ve huzurlu bir gün için ideal bir rota.
Her iki kasabaya da tren ve otobüsle ulaşım mümkün. Trenle direkt sefer maalesef yok, aktarma yapmanız gerekiyor ama RegioJet ve FlixBus gibi otobüs firmalarının Prag Florenc Otobüs Terminali’nden Český Krumlov’a ve Karlov Vary’e düzenli seferleri var. Otobüs biletinizi buraya tıklayarak güvenle alabilirsiniz
Eğer otobüsle gitmek istemez ve günlük rehberli bir tur tercih etmek isterseniz, aşağıdaki seçenekleri değerlendirebilirsiniz.
Prag'da Konaklama
Yazının önceki kısımlarında da okuduğunuz üzere Prag, yürüyerek keşfedilmesi gereken bir şehir. Özellikle gezilecek yerler birbirine yakın olduğu için toplu taşıma kullanmanıza gerek kalmıyor. Bu sebeple şehir merkezinde konaklamanızı tavsiye ederim. Böylece hem zaman kazanmış hem de şehrin keyfini tam anlamıyla çıkarmış olursunuz.
Biz Ağustos 2022’deki seyahatimizde Clown and Bard Hostel’de konakladık. Şehir merkezine yürüyerek yaklaşık 20 dakikada vardık. Ortak duş ve tuvaleti, mutfağı ve odalar oldukça temizdi ve çok memnun kaldık. Buraya tıklayarak booking.com üzerinden oteli inceleyebilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.
Ekim 2019’daki seyahatimizde ise Gallery Hotel SIS’te konakladık. Ortak banyosu ve odalar oldukça temizdi ve çok memnu kaldık. Ancak burası şehir merkezine 3 km uzaklıkta olduğu için toplu taşıma ile merkeze gelmeniz gerekiyor. Ayrıca kaldığımız oda küçüktü fakat bu bizi rahatsız etmedi. Buraya tıklayarak booking.com üzerinden oteli inceleyip rezervasyon yapabilirsiniz.
Aşağıdaki haritadan booking.com’daki diğer otelleri inceleyebilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.
Prag Toplu Taşıma Rehberi
Bu konuyu ayrı bir yazıda anlattım. Aşağıdaki başlığa tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Prag'a Ne Zaman Gidilir?
Prag’ı ziyaret etmek için en iyi zaman, genellikle hava koşulları ve turist yoğunluğu açısından bahar ve sonbahar aylarıdır. Bu dönemlerde hava ılıman ve kalabalıklar yaz aylarına göre daha az oluyor. Özellikle Nisan ve Mayıs ayları Prag’da çiçeklerin açtığı, parkların yeşerdiği ve dış mekanlarda keyifle vakit geçirilebilecek güzel bir dönemdir. Kasım ve mart ayları arası ise oldukça soğuk oluyor. Mevsim koşullarına göre giyinip, yılbaşı zamanı renkli görüntülere şahit olabilirsiniz ama yürüyerek gezilen Prag’da yağmur, fırtına ve kasvetli bir havaya denk gelirseniz şehrin tam anlamıyla hakkını verebileceğinizi söyleyemeyeceğim.
Biz ilk olarak ekim ayında daha sonra da ağustosta gittik. Her ikisinde de hava harikaydı, çok rahat dolaştık.
Prag Kaç Günde Gezilir
Bu sorunun cevabı sizin gezmek istediğiniz yerlere göre değişecek olsa da Prag için ayrılması gereken ideal gün sayısı bence 3 gün. 2 günde de hızlandırılmış şekilde Prag’ı gezebilirsiniz ki ağustos ayındaki seyahatimizde biz Prag’a 2 gün ayırdık. Ancak 3 ya da 4 gün ayırmanızı, şehrin keyfini çıkarmak ve koşturmadan gezmek için tavsiye ederim
Prag'da Döviz Bozdurmak
Çekya’nın para birimi Euro olmayıp Çek Korunası olduğu için Prag’da döviz bozdurmanız gerekebilir. Döviz bozdururken ise çok dikkatli olmanız lazım. Çünkü döviz ofislerinin çoğu turistlerden yüksek oranlarda komisyon alıyor. Bu sebeple döviz bozdururken, bozduracağınız Euro ya da Doların kaç Çek Korunası’na denk geldiğini önceden hesaplayın ve döviz ofisi ile değişimi yapmadan önce teyitleşin. Ayrıca döviz ofisi size bir şey imzalatmaya çalışırsa sakın imzalamayın. İmzalatmaya çalışacakları belge çok büyük ihtimalle sizden alacakları yüksek komisyonu kabul ettiğinize dair bir belge olacak.
Biz Prag seyahatlerimizden önce bunu bildiğimiz için herhangi bir sorun yaşamadık. Ancak dikkatli olmazsanız çok büyük ihtimalle bir döviz bürosu hak etmediği oranda sizden komisyon alacaktır.